11 Şubat 2008 Pazartesi

Zapsu e-posta ile iddiaları cevapladı

Zapsu e-posta ile iddiaları cevapladı

Başbakanın Danışmanı Cüneyd Zapsu bundan bir süre önce gazetecileri mail atarak, kendisiyle ilgili bütün soruları mail yoluyla iletmelerini ve bunların hepsini tek tek yanıtlayacağını belirtti. Sorular gitti ve Cüneyd Zapsu bugün soruları yine mail yoluyla cevap verdi.

Zapsu'ya toplam 177 soru yöneltildi. Cüneyd Zapsu bu soruları verdiği cevapları 377 gazeteciye mail attı. işte o cevapların ilk bölümü.

Konu Başlığı: FINDIK

1. Fındık pazarında ne kadar bir paya sahipsiniz? AKP iktidarı sonrasında pazardaki payınızda artış veya azalma oldu mu? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

İddia edildiği gibi, fındık pazarında bir paya sahip değilim. AK Parti’nin 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulmasından sonra, işle gereğince ilgilenemedigim için, tüm ortaklıklarımda olduğu gibi ortağı bulunduğum fındık entegre tesisini de 22.09.2002 tarihinde ağabeyime devrettim. Bu tesis 80’li, 90’lı yıllarda Türkiye’nin fındık ihracatında yaklaşık %15’e yakın paya sahip iken geçtiğimiz seneler ihracattaki payı sadece %2’lerde kalmıştır.

2. Fındık piyasasını tümüyle sizin yönlendirdiğiniz söyleniyor bu doğru mu? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Ben 1970’lerin ortalarından beri, yani 30 yıla yakın bir zaman fındık sektöründe her kademede çalıştım, bu sektörün daha da gelişmesi ve ilerlemesi için çaba gösterdim. İhracatçılar Birliği Başkanlığı, Fındık Tanıtım Grubu, Dünya Fındık Konseyi’nden sonra 2002’den beri INC- Uluslararası Kabuklu Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi Başkanlığını yürütüyorum. Tabii ki bu tecrübemden ve bu alanla ilgili birikimimden dolayı hem hükümet, hem partimden bana bu konuda danışmak isteyenlere elimden geldiğince yardımcı oluyor, fikrimi söylüyorum. Ancak görüşlerime katılıp katılmamaları kendi takdirlerindedir. Kısacası sorunuza cevabım hayırdır.

( INC – Uluslar arası Kabuklı Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi hakkında detay için bkz. Madde 29 )

3. Fiskobirlik’in ihtiyacı olan krediyi özel bankalardan ve devlet bankalardan almasını engellediğiniz belirtiliyor. Bu iddiaların doğruluk payı nedir? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Fiskobirlik’in bankalardan kredi almasını engellemem söz konusu bile olamaz. Bu iddiada bulunanlara dava açtım, hala da açmaktayım. “Ben size hizmet etmek istiyorum Zapsu ise beni dava etti” diyerek beni toplanan halka şikayet eden TZOB Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar’ı da bu yüzden dava ettim. Bundan sonra da hakkımda yanıltıcı iddialarla üçüncü şahısları yanlış bilgilendiren ve yalan iddiaları ile halkı şahsıma karşı kışkırtan kişilere karşı dava açmaya devam edeceğim.

Kaldı ki hangi banka kredibilitesi olan bir kuruluşun kredi başvurusunu Cuneyd Zapsu istiyor diye ret eder? İçinde bulunduğumuz şartlarda bankalar kredi verecek sağlam, düzgün müşteri ararken, hele faizlerin bu denli düştüğü bir ortamda kamu bankalarına ilaveten diğer özel ve yabancı bankaların da bir şahsın sözü veya yönlendirmesi ile kredi vermekten vazgeçtiğini düşünmek ne derecede inandırıcı olabilir?

İşin aslı ise şudur:

Sizin herhangi bir projeniz, bir iş planınız yoksa hiçbir banka size kredi vermez. Bankalar parayı kiraya verir ve tekrar para ister; yoksa para verip karşısındaki zamanında ödeyemediği için fındık veya gayrimenkul almak istemez. Eğer buna rağmen kredi vermeyi kabul ediyorsa, o zaman zaten bu banka değil, tefecidir.

FKB bana danıştığı zaman öncelikle kendilerine iş planı yapmalarını söylemiştim. Şayet bu yapılsaydı büyük ihtimalle istedikleri krediyi alabilirlerdi. İş planı “ben şu fiyattan alacağım, şunu yapıp şu fiyattan satacağım demektir. Fakat bu yapılmamışsa, o zaman kredi ile zararın finanse edilme veye spekülasyon yapılma ihtimalleri söz konusu olur ve bu da kredi bulunmasını elbette zora sokar.

Bunu anlamak istemeyenler başarısızlıklarını örtmek için herhalde böyle çirkin bir dedikodu çıkarıp belki sonunda kendileri bile inanmışlardır.

4. Fındık fiyatının belirlendiği toplantılara hiçbir resmi sıfatınız olmadan nasıl katılıyorsunuz? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Yukarıda belirttiğim gibi, benim bu sektördeki geçmişim 30 yılı aşmaktadır. Deneyimlerim ve birikimlerimden kim faydalanmak isterse ona elimden geldiğince yardımcı olmaya hazırım. Bu sebeple de partimden ve hükümet üyelerimizden bana danışmak isteyenlerle de düşüncelerimi paylaşırım Halen bugün INC Başkanı sıfatı ile dünyanın her köşesinde kuru meyve ve kabuklu yemiş toplantılarına konuşmacı olarak davet edilmekteyim. Şayet fındık meselesinin konuşulduğu toplantılara davet ediliyorsam bundandır.

Ancak “fındık fiyatının belirlendiği toplantılar” diye sorarsanız ortada ciddi bir bilgi eksikliği var demektir. Zira AK Parti hükümeti yakında 4. senesini bitirecek ve bugüne kadar “Fındık Fiyatı” hükümetçe belirlenmemiştir. Son senelerde hükümetin fındık fiyatları ile hiç bir ilgisi olmamıştır, FKB’nin alım fiyatları mevzu bahisse bunu FKB kendi kararı olarak tespit edip açıklamıştır. İlk defa bu sezon Sayın Başbakan’ın direktifi ile Tarım Bakanlığı fındık çifçisini mağdur etmemek için arz fazlasını piyasadan çekecektir. Bunun fiyatının ise Eylül ayında tespit edileceğini söylemiştir.

“Resmi sıfatım” meselesini de ayrı cevaplamam gerekiyor: Sayın Başbakanımızın belirttiği üzere ben kendisinin Genel Baskani oldugu AK Parti’ye bağlı çalışan özel asistanı, veri koordinatörü ve müşaviriyim.

5. Fındık fiyatının 2 YTL’ye düşmesinden vicdan azabı duyuyor musunuz? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Bu sorunun muhatabı olmadığım için vicdan azabı duymam söz konusu bile olamaz. Bu soru maalesef önyargılı bir anlayışı yansıtmaktadır. Lütfen şunları hatırlayın.

FKB, hükümetle hiç bir bağı kalmadıktan, tüm borçları silindikten ve kendi imkanlarına sahip bir bağımsız kuruluş halini aldıktan sonra hükümetten –haklı olarak- kimseye sorup danışmadan, sezon başında “ tüm rekolteyi alacağım” diyerek 7YTL’lik bir fiyat açıkladı ve 52 bin ton piyasadan çekti. Ancak yarısının parasını ödeyemeyince önce kredi arama yoluna gitti. Bunda da başarılı olamadı. Ayrıca mahsül tahmininde de yanıldığını, satarsa büyük zarar edeceğini gördü. Bunun üzerine zararı göğüsleyip üreticinin parasını vereceğine, hükümeti ve bilhassa, Cuneyd Zapsu’yu günah keçisi yapıp kendi hatasını örtbas etmeye çalıştı.

Dolayısıyla vicdan azabı duyması gerekenlere, çiftçimizi köylümüzü zor durumda bırakanlara, onları yanıltanlara ve aldatanlara sorun lütfen bu soruyu, bana değil.

FKB 600 bin tona yakın çıkan 2005 mahsulünü yanlış bir şekilde 480 bin ton olarak tahmin etmiştir (ki Odalara kalsa bu 450 bin ton deniyordu). Hesabını DA bu yanlışa göre yapmıştır. Mahsul fazla çıkıp fiyat düşünce bunda ne hakla başkasında suç aranabilir ? 2006 mahsulünün 700 bin tonlardan fazla çıkmış olmasından da (ki fiyatın bu kadar düşmesinin asıl sebebi budur) ben mi sorumluyum?

FKB yöneticileri bu sezon içinde Başkani, Başkan Vekili ve diğer yöneticileri ile bana defalarca müracaat etmişlerdir. Her seferinde onlara bildiğim ve doğru olduğuna inandığım yolu gösterdim. Her görüşmede de yanımda şahitler olmuştur. Geçen Kasım ayından, son olarak Mayıs ayına kadar ellerinde her zaman mallarını satıp borçlarını ödeme imkanı vardı, ama onlar bu fırsatı kullanmadılar. Gerçeği de bildikleri halde, yanlış değerlendirme ve kararlarının sonucunu bana fatura etmeye çalışmışlar, kuklamın yakılmasına göz yummaktan da öte bu harekete çanak tutmuşlardır.

Evet birilerinin vicdan azabı duyması gerekir, bunların kim olduğu da çok açık!

6. Fındık fiyatları düşmeye başladıktan sonra stoklarınızdaki fındık miktarında ne kadar artış oldu? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Ben 22 Eylül 2002 tarihinde ortaklığımı devrettiğimden bu yana sorunuzun muhatabı olamam. Şayet “Ya ailesi? Ya ağabeyi? diye sorarsanız, onların da pazar paylarının %2 civarı olduğunu bir başka soru münasebetiyle belirtmiştim. (Bu arada sorunuzun ekonomik mantığını da anlamış değilim, çünkü fiyat düşerken mal alınmaz, mal satılır, yoksa siz aksini mi biliyorsunuz?)

7. Fındıkçının sizin üzerinden AKP’ye bunca yüklenmesine rağmen Başbakan Erdoğan sizi neden, hangi özelliğinizden dolayı yanında tutuyor? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Öncelikle şu açıklığa kavuşturulmalı: “Fındıkçının” diyorsunuz. Fındıkçı kimdir? Tamamen siyasete bulaşmış odalar mı? Tamamen siyasete bulaşmış kooperatifler mi? Siyasiler mi? Yoksa yanlış ve yanıltıcı beyanlarla galeyana getirilmeye çalışılan fındık çiftçisini mi kastediyorsunuz ? Eğer bu son kesimi kastediyorsanız onları ayrı olarak değerlendirmeliyiz; Çünkü onlar, kendilerini savunduklarını iddia edenler tarafından mağdur edilenlerdir. Onların sıkıntılarını, problemlerini ,sorunlarını çözme gayretlerime rağmen, siz de biliyorsunuz ki sezon başından beri yalan haberlerin yayılması ile günah keçisi haline getirildim.

Tabii ki benim üzerimden AK Parti’ye hatta doğrudan Sayın Başbakan’a yüklenilmekte. Medyayı biraz objektif bir gözle izlerseniz bunun sadece fındıkla değil birçok konuyla yapılmak istendiğini görürsünüz. Bunlara rağmen Başbakan beni hangi özelliğimden dolayı tutuyor diye merak ederseniz lütfen kendisine sorun, bunu benim cevaplama imkanım yoktur. Ama sualinizin arkasında “sizin ne özelliğiniz var?” diye bir başka soru yatıyorsa aşağıda bir başka vesileyle bunu da cevaplayacağım.

8. 30 Ağustos'ta Ordu'da düzenlenen ve hükümet komiserinin belirlemesine göre 80 bin kişinin katıldığı fındık mitinginde hükümetin yanı sıra şahsınıza yönelik protestolar eylemin odağında yer aldı. Sizin de fındık tüccarlığı yaptığınız dikkate alındığında üreticilerin bu tepkilerini haklı buldunuz mu, size yönelik -maket yakma, dövizler ve sloganlar- protestoları nasıl değerlendirdiniz? Bir fındık tüccarı olarak şu an Türkiye'de fındığa verilen ücreti siz yeterli buluyor musunuz, yoksa siz de düşük olduğu konusunda üreticilerle hem fikir misiniz? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Önce izninizle sorunuzun içindeki birkaç tane yanlış bilgiyi hemen düzeltmek isterim:

Mitinge, İçişleri Bakanlığı’nın verdiği rakamlara göre 30 bin kadar kişi katılmıştır.

Benim 4 senedir fındık ticareti yapmadığımı bircok kere açıklamış bulunmaktayım. Lütfen diğer sorulardaki bu konu ile ilgili cevabıma bakınız.

Bu düzeltmelerden sonra Ordu mitingi hakkındaki düşünceme gelmek istiyorum:

Bırakın 80 bini, 30 bini, 1 kişinin bile beni hedef alıp bana lanet okuması beni yaralar. Oradaki vatandaşlara sorular yöneltildi ve kendilerinin tamamen yanlış bilgilendirildiğini, “suçlu Cuneyd Zapsu” söylemi dışında “niye?” sorusuna cevap verilemediği görüldü. Tabii ki çok üzüldüm, üzülmekten de öte... Çünkü ben bazı eski siyasiler gibi hakkımda söylenenlerin bir kulağımdan girip diğerinden çıkabileceği kadar vurdumduymaz biri değilim. Bu kadar sene fındık ile sadece ticaretini yaparak değil, tüm kesimlerin hakkını korumak için AB ile, ABD ile mücadele eden biri olarak FKB’ nin hatası yüzünden bütün kamuoyu önünde günah keçisi ilan edilmek, bana tabii ki çok acı verdi. Bir fındık tüccarı olarak değil, ancak sektörün içinden gelen ve uzun yıllar bu işle uğraşmış bir kişi olarak fiyat konusundaki fikirlerim ise şöyle:

Öncelikle Doğu Karadeniz’de yüksek bölgelerde üretilen fındığın maliyeti ile Batı bölgelerimizde daha çok düz yerlerde taban arazilerde yetişen fındığı aynı kefeye koymamalısınız. İkisi arasında çok büyük bir maliyet farkı vardır. Batıya verilen makul fiyat, Doğu Karadeniz’de, fındığın monokültür olduğu bölgelerde asgari bile olmamaktadır. Bu sebeple fındık konusunda fiyat hakkında konuşurken bunu mutlaka Doğu ve Batı Karadeniz olarak değerlendirmek ve bölge koşullarına göre tespitte bulunmak gerekir.

Dağlık bölgenin maliyeti düz bölgeye verilmeye devam edilirse, düz bölgelerde her yer, her yıl daha da fazla fındık dolar. Bu durum ise başka hiç bir alternatifi olmayan doğu bölgesi üreticisi aleyhine gittikçe büyüyen bir sorun olur. Bu gerçekler görülürse sorunların sadece fiyatla çözülemeyecek bir yapıda olduğu anlaşılır.

9. Sizin bu konu hakkındaki mütalaanız nedir? Yani sorunun temelinde ne yatıyor? Sorumluları sizce kimler? ( H.Avni Uz / Vatan )

Sorunun temelinde öncelikle bizim arz-talep konusunu göz ardı etmiş olmamızın yattığına inanıyorum. Benim her türlü iktisadi konuda inanmış olduğum temel bir kural vardır: Arz ve talep dengesi.

Türkiye’de düz arazilerde fındığın çok karlı bir ürün olmasından dolayı son 30 yıldır ekim alanlarında %100’e yakın çok büyük bir artış vardır. Bu artışın çok fazla olması elimizde arz fazlası kalmasına yol açmıştır.

Diğer taraftan bu seneye spesifik olarak baktığımızda, FKB geçen sene rekolteyi yaklaşık 120 bin eksik olarak 480 bin ton olarak tahmin etmiş ve bu sebeple yüksek bir alım fiyatı ilan etmiştir Bu yanlışı gördükten sonra geri dönmemişler, “zararın neresinden dönersek kar” dememişlerdir. Son hataları ise yanlışlarını fark ettikten sonra, “gelin çözüm bulalım” diyeceklerine, önce bende sonra hükümette suç aramaya kalkışmalarıdır. Belli birkaç yönetim hatasından kaynaklanan sorunlar bu kadar büyük sonuçlara yol açmıştır.

10. Özellikle bu yıl ve bundan sonraki yıllar açısından sorunun çözümü nasıl sağlanır? ( H.Avni Uz / Vatan )

Sorunun çözümü öncelikle lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve sözleşmeli tarım gibi modern tarım yöntemlerinde yatmaktadır. Bu konuda hükümetimiz çeşitli çalışmalar başlatmıştır. Şu anda bu projeler hayata geçme aşamasındadır. Netice olarak ürün desteklenmemeli, üretici desteklenmelidir. Aksi taktirde piyasalara suni bir müdahale mevzu bahis olur ve istikrar sağlanamaz. Bu sene ise öncelikle ortada olan sorunun ivedilikle halledilmesi gerekmektedir.

Orta vadede öncelikle taban alanlarındaki mevcut ekim yasağını hakikaten geçerli kılmamız gerekmektedir. Bunun dışında Fındık Tanıtım Grubu aracılığıyla Türkiye dahil tüm dünyada fındık tüketimini artıracak pazarlama faaliyetlerinde bulunmamız gerekmektedir. Türkiye’yi yakında bir milyon tona yakın fındık üretimi beklemektedir. Bunun için tanıtım faaliyetleri büyük önem taşımaktadır. DFIF’in ( Destekleme Fiyat İstikrar Fonu ) tamamının bu sebeple tanıtım ve pazarlama faaliyetleri için Fındık Tanıtım Grubu’na verilmesi gerekmektedir.

Uzun vadede fındığın katma değerinin de yörede kalması için o bölgelere çikolata fabrikaları kurulmasını teşvik etmemiz gerekmektedir. Türk tüketicisi için de çikolata artık lüks bir ürün olmamalıdır.

Bu hususlara dikkat edilirse hem fındığın katma değeri yörede kalır, hem de yöre halkı için değişik geçim kaynağı alternatifleri çıkarılır, göç önlenir.

11. Fiskobirlik'in aldığı olağanüstü genel kurul kararından ne çıkar? Yönetim değişir mi? ( H.Avni Uz / Vatan )

Fiskobirlik özerk bir kuruluştur, Genel Kurul öncesi bu konuda herhangi bir yorum yapmanın doğru olmayacağına inanıyorum.

12. Konunun genelinde şahsınıza yönelik çeşitli ithamlar da mevcut. (Düşük ihraç rakamı telaffuz/telkin ettiğiniz, ihracatçılara, haliyle de yabancı alıcı şirketlere avantaj sağlanmasına yönelik tutum sergilediğiniz, Fiskobirlik' in kredi kanallarını engellediğiniz gibi konularda) Bu ithamlara karşı neler söylersiniz? ( H.Avni Uz / Vatan )

Bu soru sanırım sayın Ayaydın’ın köşe yazısı ile ilişkili. Öncelikle hep hatırlattığım bir hususu yine dile getirmek durumundayım: Yüksek ne demek? Düşük ne demek? Kime göre? Neye göre? Sayın. Aydın beyle telefon görüşmemde bazılarına göre düşük sayılan bir ihraç birim fiyatı telaffuz ettiğim doğrudur. Ancak telkin diye bir şey söz konusu olamaz. Sebebi ise çok açık:

Son 30 sene içinde ortalama ürün 300 bin ton olmuş ve ortalama ihraç birim fiyatı 3 usd/kg dan düşük gerçekleşmiştir. 2003 sezonuna kadar da bu bu şekilde devam etmiştir, sadece son 3 sene, o da üst üste arz çok düşük olduğundan ( bir sene rekolte düşükken ertesi sene ise don olmuş) tabii olarak fiyat, tarihinde hiç olmadığı kadar, 8-9 USD’lere çıkmıştır . Şimdi ise rekor bir üretim var, 700 bin tonlardan fazla deniyor. Bu rakam doğru ise ve herhangi bir şekilde piyasalara müdahale edilmezse, 3,60 usd ihraç birim fiyatları bırakın normali, fevkalede iyidir. Yoksa bizim memleketimizde iktisadın arz talep kuralları çalışmıyor mu? Tuhaf olanı bunu garipseyen, ekonomide herşeyin global arz talebe bağlı olduğunu bilmeyen, daha doğrusu bilmek istemeyen, hala dünyada “tekelciliğin” olduğunu sanan zihniyetteki kişilerin olmasıdır. Siyasi olarak bunun üzerinden prim yapmak isteyenler olabilir, bunu anlayabilirim, mantığı var, ama iktisat sayfalarında nasıl olur da bu yer bulur, işte bunu anlayabilmiş değilim. Ama hükümet bedelini ödemeye hazırsa ve piyasaya müdahale gelip arz fazlası piyasadan çekilip satılmazsa, o zaman piyasa tabii ki kendine göre daha yüksek bir seviye bulacaktır.

Fiskobirlik kredi konusundaki cevabım için bkz. Madde 3

13. Hükümetin bu konuda yaklaşımı ve izlediği/izleyeceği politika size göre ne olmalı? ( H.Avni Uz / Vatan )

Bu konuda hükümet üyesi olmadığım için benim birşey söylemem uygun olmaz. Ancak AK Parti’nin programında ürün değil üreticinin destekleneceği açıkça yazmaktadır. Bu nedenle hükümet lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve sözleşmeli tarım gibi modern tarım yöntemlerinin uygulanması çalışmaları içindedir. Bence piyasalara doğrudan müdahil olunmamalı, üreticimize direk destek sağlanmalı ve onlara alternatifler sunulmalıdır.

14. Üreticinin mağduriyeti çözüm bulacak mı? Bu konuda gözlemleriniz/öngörüleriniz nedir? (Bu soruya yanıtınız sanırım okurlarımız açısından hükümete çok yakın bir isim olmanız nedeniyle hayli ilgi çekecektir diye düşünüyorum)

Belki cevabım ilgi çekebilir, ancak“mağduriyet”ten ne anlaşıldığının açıklanması gerekir : 1kg findigin maliyeti acaba hakikaten 3,5 ytl midir? Bu rakam tamamen siyasallaşmış, bir kg dahi fındık alıp işleyip satmamış bir kurum başkanına göre söylenmiş bir rakam mıdır? Yoksa maliyet İhracatcı Birliklerinin çıkardığı 1,5 ytl midir? (Bilgi için Roma/İtalya findık maliyeti 1,80 ytl dir). Şimdi mağduriyet konusuna dönelim. :

Türkiye’de tarım sektöründe ortalama kar marjina bir bakın lütfen. Son 30 sene içerisinde fındığın ekim alanı batı bölgelerimizde %100 ’den fazla artmıştır. Aynı zaman zarfında bu bölgedeki çiftciye fındık getirisi kiloda takribi 1 ytl’dir. 1 ytl alan çiftçi, bu 30 senede mesela batı bölgelerinde (Adapazarı, Düzce, Akçakoca, Bolu vs) 1974’ te 80 bin hektar dikim alanı olan fındığa bir 87 bin hektar daha eklemiştir ( Mesala toprağındaki mısırı sökerek.) Bu bölgelerde mağduriyetten bahsedilemez. Eğer bahsedilirse o zaman Türkiye’deki diğer milyonlarca çiftçimizin ahı alınır.

Buna karşın, yüksek bölgelerin fındık çiftçisinin başka hiç bir alternatifi yoktur. Bu bölgelerde fındık monokültürdür, başka hiç bir şey yapamazlar. Zaten bu bölgelerde ekim alanını da arttıramazsınız. Nitekim 1974’ te fındık ekim alanı 99 bin hektar olan bölge, 2004 yılında 102 bin hektar olarak gözükmekte, yani neredeyse hiç artmamıştır. Bu bölgelerde ise 3,5 YTL dahi yetmeyebilir, burası hakikaten “mağdur” dur.

Benim düşünceme göre bulunacak bir sistem dahilinde bu bölgelerimizdeki çiftçimize doğrudan destek verilmesi gereklidir. Aksini yaparsak, mesela 1,5 YTL verirseniz batı “mağdur olmaz” ama doğu perişan olur. 3,5 YTL verirseniz doğu ancak nefes alır; fakat bu sefer batı çok daha fazla eker, ertesi yıl ürün daha da fazla olur ve neticede de problem katlanarak büyür, tekrar önünüze gelir. Ziraat Odalarının siyaseti bırakıp, bu probleme eğilmelerini ve çözüm üretilmesinde yardımcı olmalarını dilerim.

15. Fındık piyasasına müdahale ettiğiniz ve kendi çıkarlarınıza kararlar aldığınız iddialarına ne diyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Fındık piyasasına müdahele ettiğim ve kendi çıkarlarım için kararlar aldığım iddiaları tamamen gerçek dışıdır. Bu konuya daha önceki sorularda cevap verdim.

16. Türkiye’deki fındık fiyatlarının belirlenmesi konusunda spekülasyon yaptığınız ve fiyatların düşmesine neden olarak üreticiyi zarara uğrattığınız yönünde suçlamalar ile karşılaştınız. Sizin bunu aksini iddia eden yanıtlarınız oldu. Fakat iddialar her yıl yeniden yeniden tekrarlanıyor. Fındık ticaretindeki aktiviteniz nedir? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Bu konu ile ilgili cevaplarım için bkz. Madde 1 ve Madde 2

1987 – 2001 yılları arasında, son 7 sene başkan olarak İhracatçılar Birliği’nde görev aldım. 1997’de Fındık Tanıtım Grubu’nu kurdum. Yine 1997’de New Jersey’de Dünya Fındık Konseyi’nin kurucu eş başkanlığını yaptım. 1997’de yönetim kuruluna girdiğim INC’nin 2002 senesinde halen sürdürmekte olduğum başkanlık görevine seçildim. Fakat 30 senelik fındık geçmişimden ve INC Başkanlığımdan dolayı fındık sektörüyle ilişkim elbette sürmektedir. Ancak 2002 itibariyle herhangi bir ticari aktivitem bulunmamaktadır .

17. Fındıkta yılda ne kadarlık bir dış ticarete aracılık ediyorsunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Daha önceki sorularda değindiğim üzere, fındık piyasasında herhangi bir ticari aktivitem bulunmamaktadır, buna aracılık yapmama da dahildir.

Bu tip iddalar ciddiye alınması için delilleriyle ortaya konulmalı; aksi taktirde iftira edilmiş olmaz mı? Kaldı ki fındık ticaretiyle uğraşacaksam niye aracılık yapayım? Fındık işiyle ilgilenen eski şirketim ile ticarete devam ederdim. Bunda da hukuka aykırılık bulunmazdı.

18. Bazı ticari ilişkileriniz kamuoyunu oldukça meşgul ediyor. Fındık fiyatları konusunda üzerinizde önemli soru işaretleri var. Uluslararası fındık ticaretini yürütmeniz, gerçekten fındık fiyatlarını etkiliyor mu? Alivre satış bağlantısı yapıp, fındık fiyatının düşük olması için çaba gösterdiğiniz iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

AK Parti’nin 14 Ağustos 2001 tarihinde kuruluşundan sonra fındık işleme fabrikamı zaman ayıramadığım için ,22.09.2002 tarihinde ağabeyime devrettim. Bu tarih itibarıyla da fındık ticaretindeki aktivitem sona ermiştir. Uluslararası fındık ticareti yürüttüğüm gerçeği yansıtmayan bir iddiadır. Alivre satış yaptığıma, fiyatların düşük olması için uğraştığıma dair iddialar gerçekle bağdaşmayan, yanlış ve yanıltıcı ithamlardır.

19. Fiskobirlik ile hükümet yetkilileri arasındaki tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tartışmada tarafların haklılık derecesi sizce nedir? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Bu tartışmaya geçtiğimiz sene itibariyle baktığımızda FKB’nin yapmış olduğu üç ciddi yanlış dikkati çekmektedir :

FKB geçen sene rekolteyi yaklaşık 120 bin ton eksik tahmin etmiştir. 600 bin yerine 480 bin tonluk tahmin sebebiyle piyasada arz noksanı olacağını sanıp yüksek bir alım fiyatı söylenmiştir.

Bu yanlışı piyasa açıldıktan hemen sonra, kasım ayında gördükten sonra geri dönmeleri gerekirken bunu yapmamışlar, “zararın neresinden dönersek kardır” dememişlerdir.

Son hataları ise yanlışlarını fark ettikten sonra, çözüm arayacaklarına, suçu hükümette aramaya kalkmalardır. Belli birkaç yönetim hatasından kaynaklanan sorunlar bu kadar büyük sonuçlara yol açmıştır.

Hükümetin bu tartışmada herhangi bir hatasını görmüyorum, çünkü bu fiyatın açıklamasını hükümet yapmamıştır. Finansmanına zaten karışmamıştır. Malı alan da, kararı veren de, vaktinde satmayan da ( ki FKB isteseydi elindeki malın bir kısmını satıp üreticiye ödeyemediği borcunu ödeyebilecek durumdaydı, şu anda hepsini satsa bile yetmez) FKB’ nin kendisidir. Netice olarak tipik bir yönetim hatası ile karşı karşıyayız.

Hükümetin hatası ise belki şurada olmuş olabilir: Çiftçimize en baştan “Dikkatli olun, FKB hükümet demek değil, artık özerktir, buna mal vermekle normal bir tacire mal vermek arasında hiç bir risk farkı yoktur” demesi gerekebilirdi. Böylece çiftçi FKB’yi devlet sanmaz, “Ürünümün karşılığı nasıl olsa ödenir?” düşüncesine kapılmazdı.

20. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ordu'da Fiskobirlik'le ilgili eleştirileriyle gündeme gelen 'fındık sorunu'nda ilk akla gelen kişi siz oldunuz. Bazı Fiskobirlik yöneticileri ve üreticilerin tepkisi size yöneldi. Şu anda fındık sektörüyle ilişkiniz ulusal ve uluslararası düzeyde ne durumda? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu konu ile ilgili cevaplarım için bkz. Madde 1 ve Madde 18

21. Fındık fiyatlarındaki düşüşte sizin etkili olduğunuz iddia ediliyor. Başta siz olmak üzere ihracatçı firmaların daha iyi kar edebilmesi için fiyatların düşük tutulduğu iddiaları sadece CHP'li milletvekillerinden değil, yöre çiftçisinden de geliyor. Bu doğru mu, değilse işin aslı nedir? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu konu ile ilgili cevaplarım için bkz. Madde 2 ve Madde 6

22. Dünya çikolata sanayi fındıktan vazgeçmeye mi başladı? Yani içsel nedenlerin dışında global ne tür sorunlar var? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Hayır. Ancak sanayiciler zincir marketlere karşı hammaddelerindeki artıştan dolayı zam yapmaları gerekirken - fındık fiyatının yaklaşık %400 arttığı bir pazardan söz ediyoruz - aksine iskontolar vermek zorunda kaldılar. Firmalar artık AR-GE’ lerine fındık dışında farklı alternatif hammaddelerle ürünler yaptırmaktadırlar. Bu AR-GE çalışmasının tamamlanıp, çıkan prototipin deneme bölgelerinde satılması vs 3-4 senelik bir zaman almaktadır. Bu da demektir ki, önümüzdeki dönemde fındıklı ürün sayısında azalma olabilecektir. Dünyada çikolata pazarı giderek büyümektedir, ancak fındıklı çikolatanın payını bu pastada arttırmamız şarttır. Normalde fındıktan 3-4 kat daha pahalı olan cashew için Vietnam çok ucuz fiyatlarla devreye girmiştir. Şu anda Vietnam Cashew’sının kilosu 4 usd’den satılmaktadır ve büyük çikolata firmaları cashew’li ürünler yapmaları için desteklenmektedirler.

23. Fındık sorununda Fiskobirlik'in sorumluluk payı nedir? Geçmiş dönemlerde görev zararı yüklenen birliğin 1.5 katrilyon lira borcu silindi. Fakat hala yüksek miktarda borcu bulunuyor ve çiftçiye ödeme yapamıyor. Fiskobirlik bu kadar borcun altından nasıl kalkacak? Mevcut yönetimin stratejik hataları nedir? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Öncelikle şunu belirtelim : FKB’nin silinen borcu 1,5 katrilyondan daha fazla bir rakamdır. Enflasyona göre güncellenmemiş tutar toplam 1 milyar 889 milyon YTL’dir. Demek ki bunu güncellersek çok daha büyük bir rakamla karşılaşacağız.

FKB’nin bu borcun altından kalkması için kendisine ait aktifleri ve gayrimenkullerini satması gerekir. Bunun dışında ellerinde kalan malın da satılması neticesinde kendi bünyesini tekrar sağlamlaştırabilirler.

Fiskobirlik hakkında düşüncelerim için bkz.madde 19

24. Fiskobirlik yönetimi seçimlerinde sizin desteklediğiniz aday var mıydı? Mevcut yönetim, seçimlerle ilgili niye sizin adayınızdan söz ediyor? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Hayır. Üstelik hiç bir şekilde bir kooperatifin yönetimine siyasiler tarafından “aday” önerilmesini doğru bulmuyorum. Bunu geçen FKB seçiminde de açık açık belirttim. FKB yönetimi de bu konudaki tavrımı çok iyi bilmektedir. Aksi duyulmuşsa açıklanmasını rica ederim.

25. Fiskobirlik'in kamu bankalarından kredi alamayışının nedeni olarak gösteriliyorsunuz. Bu doğru mu? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu konudaki cevabım için bkz. Madde 3

26. Sizce Başbakan, Fiskobirlik'e neden bu kadar kızgın? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Başbakan’ın FKB’ye herhangi bir şahsi kızgınlığı olması bence söz konusu olamaz. Bu sadece, üreticiyi yanlış bilgilerle yanıltarak, bütün bir sezon boyunca kendi yapmış olduğu üç temel hata sonrasında halen bu sorumluluğu üstlenmeyerek suçu hükümete atmak isteyen ve kendi dışında günah keçileri arayan FKB’ye yönelik bir tepkidir. Çünkü burada mağdur olan, parasını alamamış olan üreticidir. Sayın Başbakan’ın bu mağduriyet karşısında tepki göstermesi çok doğaldır.

27. Fındık sorunu nasıl çözülür? Yol haritası ne olmalı? İhracatçı, üretici, Fiskobirlik, hükümet neler yapmalı? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu sorunun cevabı için bkz. Madde 10

28. Son günlerde BİM nedeniyle Ordu’daki olaylarda adınız miting alanlarına taşındı. Bu sizi rahatsız ediyor olmalı…? Kendinizi haksızlığa uğramış olarak mı görüyorsunuz? Bu durumu siyasetin bir cilvesi olarak mı değerlendiriyorsunuz? Bu konuda özellikle altını çizmek istediğiniz noktalar neler? Neler oluyor sizin değerlendirmeleriniz neler? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Ordu’da düzenlenen miting beni tahmin edemeyeceğiniz kadar üzdü. Bu kadar sene fındık ile uğraşan her insanın, her kesimin refahını artırmak için çalıştıktan sonra başkalarının hataları yüzünden günah keçisi ilan edilmek bana çok acı verdi. Düşünsenize 2002’de de ben Tayyip Bey’in yanındaydım, aynı vazifedeydim. 2003’ten 2004’e fiyat iki misli arttı, 2004’ten 2005’e bir iki misli daha, 2005’te de aynı yükseklikte kaldı, yani 3 sene artışta kimse bana birşey demezken bu sefer arz fazlasından dolayı fiyat düşünce Cuneyd Zapsu suçlu oldu... Bariz yönetim hataları yüzünden, bir kurumun aldığı yanlış kararların örtbas edilebilmesi için günah keçisi olarak seçildim. Haksızlığa uğramaktan da öte çok kırıldım. 1996 senesinde şirketim için bir broşür hazırlatmıştım ve kapağına bir Türk köylü kadının resmini koymuştum, “Bu insanlar için fındık olmazsa olmaz bu insanlara destek olmamız lazım” diyerek. Kooperatif yönetmeyi beceremedi, Fakat kabul edelimki, suçlarını başka yöne yöneltmede becerikli davrandı.

Detaylı bilgi için bkz. Madde 19

29. Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığından önce ve sonra danışmanlığını üstlenirken, fındık konusuna bir şekilde müdahil olmayı sürdürmenin, bugün baktığında doğru olduğuna inanıyor musun? İki yıl önce bir konuşmamızda, 'kardeşime devrettim' dediğini hatırlıyorum. Ancak bir yandan Kabuklu Yemişler yöneticiliğin devam ediyor muydu? Fındık üreticisi ülkenin yönetimine danışmanlık verirken, fiyatını belirleyen kuruluşun yönetiminde rol almak çıkar çatışması, conflict of interest sayılır mı? ( Murat Yetkin / Radikal )

“Fındık konusuna müdahil olmak demekle” Tayyip Bey’e bu konuda bildiklerimi aktarmaksa, evet yaptığımın doğru olduğuna inanıyorum. 30 seneye yakın bu işi yaptıysanız, sektörde çiftçisinden çikolata üreticisine ve onun müşterisi dünya süpermarketlerine kadar bilip tanıyorsanız, arz-talebin tüm yan oyuncularını biliyorsanız, tabii ki bu birikiminizi ve düşüncelerinizi ülkenizin yetkili kurumları ve kişileriyle paylaşmanız gerekiyor demektir.

Detaylı bilgi için bkz. Madde 1,Madde 2 ve Madde 4

INC’nin fiyat belirleyen bir kuruluş olmadığını da bildirmek isterim. Ltf www.treenuts.org’ a bir girin. Bu INC’nin portalıdır. INC sadece fındık değil, dokuz adet kabuklu yemiş ve 5 adet kuru meyveyi bünyesinde barındıran, dünyada 42 ülkeden 500’ün üzerinde üyesi olan, fiyatla alakası olmayan, daha çok bir üretici birliğidir. Kabuklu yemiş ve kuru meyve konusunda sağlık, besin araştırmaları, kalite standartları, gıda güvenliği, devletlerin standartları konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bu sebeple bu Konsey’i “fiyat kırmak” amacıyla kullandığım iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.

30. Başbakan'ın yakınında olmanıza karşılık, Dünya Fındık Konseyi Başkanı olmanıza karşılık, fındık üreticisini memnun edememeniz sizin de başarısızlığınız değil mi? ( Serpil Yılmaz / Milliyet )

Bir bakıma evet. Demek ki kendimi yeterince iyi anlatamamışım geçtiğimiz dört sene içerisinde. Benim hayatım fındıkla geçti, 30 yıl bu işin her türlü kadamesinde, her türlü alanında çalıştım. Dünyada Çin’den Kaliforniya’ya, Finlandiya’nın en kuzeyinden, Güney Afrika’ya gezmediğim hiçbir çikolata fabrikası kalmadı. Bu birikimlerimi tabii ki burada anlatmak, paylaşmak istiyorum. Benim istediğim Türk üreticisinin fındık ile hakettiği yere gelmesi. Ancak iktisat kuralları işlemeye devam ediyor. Birinin Türk fındık köylüsünü, üreticisini uyarması gerekiyor. Artık sadece kendi ülkemize bakamayız; dünyanın geri kalanında da neler olduğuna bakmak mecburiyetindeyiz. Ancak bir noktayı da unutmayalım: Ben karar mercii değilim. Ben kendi deneyimlerimi ve düşündüklerimi anlatmakla görevliyim. Bundan sonrası karar merciilerinin takdiridir.

Bir düzeltme de yapayım : INC Dünya Fındık Konseyi değildir. Uluslararası Kabuklu Yemiş ve Kuru Meyve Konseyidir. INC. için bkz. Madde 29

31. Güneydoğu kökenli bir işadamı olarak Karadeniz ve Marmara bölgesinde üretilen fındık ticaretine ilginiz nereden kaynaklandı? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Bir kere ailemin sadece bir tarafı Güneydoğuludur. Anne tarafim ise Rumeli göçmenidir. Ama haklısınız, Karadenizli degilim.

Almanya-Münih’de öğrenci iken Almanya’ya fındık ithalatına başladım. O zamanlar fındık Almanya’ya çuvallarla kabuklu olarak ihraç ediliyordu (halen maalesef Türk fındığının %70’i böyle ihraç edilmektedir ). Ben işlenmiş olarak almaya başladım. Daha sonra babam Türkiye’ye dönmemiz için ısrar ettiğinde başlamış olduğum ve öğrendiğim işi yapmaya devam ettim. 1985’de fındık işleme tesisi kurdum ve bu iş 2002 senesinde görevimi bırakana kadar devam etti.

32. Fiskobirliğe kredi verilmemesinin arkasında sizin olduğunuz iddiaları fiskobirliğin market açtığı ve kaynaklarını bu tür yatırımlara yönelttiği iddiaları nın altında Fiskomarların bim mağazalarına müsteri acısndan zarar vermesinden dolayı ortaya atılmış iddialar olduğu söylentilerinden sizlere zaar vermek insanları sizlere cephe aldırılması açısndan ortaya atılmış iddilar olduğuna ınanmak istiyorum.

lütfen üreticisinden esnafına tum karadenizli zor durumda bu konuda dünya kabuklu yıyecekler bırlığı başkanı olarak bır onlem alırsanız hakkınızdakı yum olumsuzlukları bır anda sılmış bu halkın kalbınde taht kazanmış olursunuz dıye duşunuyorum ( İsminin açıklanmasını uygun görmedi ).

Fiskobirlik kredi konusu ile ilgili iddialar için bkz. Madde 3

BİM ile uzun senelerdir ticari bir ilişki içinde bulunmadığım bütün resmi kayıtlarla sabittir. O halde BİM’e rakip herhangi bir firma dolayısıyla zarara uğramam nasıl söz konusu olabilir?

BİM ile ilgili daha detaylı bilgi için Bkz. Madde 38

Ayrıca, ticari bir mantıkla konuya eğilirsek, BİM gibi 1300’ün üstünde mağazası ile tüm Türkiye’ye yayılmış bir market zincirinin, FİSKOMAR gibi piyasada hiç bir şekilde kendisine rakip teşkil etmeyecek ufaklıkta bir marketler gurubu ile ilgili strateji geliştireceğini ve bu işe enerji tüketeceğini tahayyül edemiyorum. Ancak daha evvelde izah ettiğim gibi konunun benim şahsımla hiç bir alakası yoktur.

INC – Uluslar arası Kabuklı Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi hakkında detay için bkz. Madde 29

Sorunun çözümü ile ilgili düşüncelerim için bkz. Madde 10

33. Fındık sektörüne ne zaman girdiniz ve ilk ihracatınız ne zaman başladı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Yanlış hatırlamıyorsam, 1978 yılında Almanya’da yaşarken, Almanya’ya Balin Şekerleme’den ithalat yapıp, direk Alman çikolatacılara satarak başlamıştım.

34. Fındık veya fındık mamülleri ihracatınız ne kadardır? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

22.09.2002 itibariyle şahsımın herhangi bir fındık veya fındık mamülü ihracatı veya aracılığı bulunmamaktadır.

35. Fındık sektöründen çekildiğinizi söylediniz. Balsu fındık ile bir ilişkiniz var mı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Hayır, ne yöneticisiyim, ne de dediğim tarihten beri hissedarıyım.

36. Fındık ihracatçısı Ali Haydar Gören ile iş ortaklığınız var mı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Ali Haydar Bey’in rahmetli babası Fehmi Gören’i çok iyi tanırdım ve şirketinden fındık alırdık. Ancak ne rahmetli Fehmi Bey ile ne de oğlu Ali Haydar Bey ile hiçbir yerde ortaklığım ne eskiden - yani 2002’den önce, ne de yeni mevcut değildir.

37. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan fındık konusundaki konuşmalarını siz mi hazırlıyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Hayır, Sayın Başbakan’ın fındık konusundaki konuşmalarına hazırlamak bir yana, kesinlikle karışmıyorum.

38. ATV’de Fatih Altaylı ile yaptığınız röportajda “fındık konusunda Başbakan elbette bana danışacak” demiştiniz.Bu danışmanın boyutu nedir? Sizin görüşlerinizi mi yansıtıyor? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Sayın Ali Ekber Bey, kendinizi benim yerime koyun: 30 seneye yakın bir sektörde çalışmışsınız, emek vermişsiniz, yatırım yapmışsınız, bu sektörde gelinebilecek en üst yerlere gelmişsiniz, tüm dünya fikir ve tecrübelerinizden istifade etmekte. Ayrıca vazifeniz de Sayın Başbakan’a bilgi ve tecrübelerinizi iletmek, bu yurtdışındaki herhangi bir siyasi veya ekonomik bir mesele de olabilir, ya da 30 senedir içinde bulunduğunuz bir sektörle alakalı olabilir. Sayın Başbakan herkesi dinlediği gibi beni de dinler, ancak kararını kendi verir, takdir kendinindir.

39. Fındık ihracatçısı olarak kendi çıkarlarınız doğrultusunda hükümeti ve başbakanı yönlendirdiğiniz doğrumu? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Fındık ihracatçısı olmadığımı zaten belirttiğim için, çıkarım da mevzu bahis olamaz.

40. Fiskobirlik’e kredi verilmemesi için bankaları etkilediğiniz iddiası var. Bu iddiayı güçlendirecek bir açıklamanız oldu.27.12.2005 tarihli basın açıklamanızda “ Alınacak kredi ile zarar finanse edilecekse ve inandırıcı iş planı yoksa tefeciler dışında kimsenin kredi vermeyeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekir” dediniz.Fiskobirlik nasıl bir iş planı ile kredi kullanabilir? Ayrıca bu açıklama ile bankaların yöneticilerini kararlarını olumsuz etkilediğinizi düşünüyor musunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Fiskobirlik’in zamanında yapması gerekeni bana danıştıklarında açıkça kendilerine de söyledim, bahsettiğiniz açıklamada da söyledim. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir bankaya gidip para istediğinizde bu parayla ne yapacağınızı dolayısıyla geri ödemeyi ne zaman ve nasıl yapabileceğinizi anlatmanız gerekir. Bunu yapmak istemediğiniz taktirde sadece bir tefeciden para alabilirsiniz. Çünkü tefeci için sizin ne yapacağınız önemli değildir, Tefeci size hem yüksek faizi fatura eder, hem de vakti geldiğinde acımasızca garantilerinizi nakite çevirir. O tefeci sadece garantiye bakar. Fiskobirlik, “şu kadar parayla şunu yapacağız, netice olarak şu kadar kazanıp şu şekilde ödeyeceğiz demesi gerekir” dedim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Merak etmeyiniz, bugünün Türkiyesi’nde hiç bir banka yöneticisi sadece Cuneyd Zapsu’nun lafı ile hareket etmez, kaldı ki söylediğim özel ve bilinmeyen bir şey değil. Bir sürü yerli ve yabancı özel banka kredi verecek sağlam müşteri ararken, FKB’nin kredi alamamasına sebep bir tek inandırıcı bir iş planını vermemesine bağlıyorum. Bankalar para verip karşılığında yine para almak isterler. Gayrimenkul veya fındık değil.

41. Çok az konuşuyorsunuz, fakat konuştuğunuzda hep “adalet önünde hesaplaşacağım” diyorsunuz.Fındık konusunda bugüne kadar kimleri mahkemeye verdiniz? Mahkemelerin sonucu ne oldu? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Bu konuda açılmış davaların hemen hemen tümü sürmektedir. Yargıya intikal etmiş ve yargılama msüreci devam eden bir konuda konuşup açıklama yapmak adetim değil ve zaten etik de değildir. Ancak davalar kesin sonuca bağlandığında gereken açıklamayı yapacağım.

42. Sizin açıklamalarınızdan işlerinizi ağabeyinizin yürüttüğünü söylüyorsunuz. Ağabeyinizin fındık ve fındık mamülleri ihracatı ne kadardır? Yaptığınız çalışmalar,fındık konusundaki çabalarınız ağabeyinizin işini kolaylaştıracak nitelikte midir? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Daha önce başka sorularda da cevaplandırdığım gibi, Türkiye ihracatının 1980-90’larında %15’e varan payımız son senelerde %2’lere kadar düşmüştür. Fındık konusundaki “çabalarım” ile bu işin alakası yoktur. Ağabeyimin asıl işi bambaşkadır. Şimdilik hedefi mevcut tesisin ayakta durmasını sağlamaktadır. İleride belki başka ortak da alabilir.

43. Siz sürekli olarak “fındığı işleyerek satmamız gerektiğini savunuyorsunuz. Yıllarca fındık konusundaki kuruluşlarda en üst seviyede görev yaptınız. Türkiye’de çikolata üretecek bir tesis kurulmasına öncülük yapmayı düşünmediniz mi? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Haklısınız, dünyada tanıdığım her çikolata, şekerleme ve kuruyemiş sanayicisine Türkiye’de yatırım yapmasını söyledim, ancak son yıllara kadar çikolata yurdumuzda ne yazıkki bir lüks tüketim malı olarak görüldüğünden kişi başına tüketimi de çok düşük olmuştur. Son bir-iki senede güzel bir artış gözüktüğünden önümüzdeki yıllarda yeni tesislerin kurulacağını ümid ediyorum. Bu tesislerin de her ne kadar lojistik açısından sıkıntılı bile olsa önemli bir hammaddeye yakınlığı açısından Karadeniz’de olmasını hep birlikte sağlamamız gerekir.

44. Açıklamalarınızda hep “ürün değil,üreticiyi desteklemek” gerektiğini söylüyorsunuz. Bu modeli biraz açar mısınız üretici nasıl desteklenecek? Karşılıksız para mı verilecek? Hangi üreticiye ne kadar verilecek ve bu nasıl tespit edilecek? Bunu hükümete ve sayın Başbakana neden önermiyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

AK Parti programının tarım bölümünde zaten bu dediklerim yazmaktadır. Bu sadece benim değil, parti programında olduğu için tabii ki Sayın Başbakan’ın da düşüncesidir. Yıllarca hükümetler Fiskobirlik kanalı ile arz fazlasını çektirip, hazineler zararları üstlenmedi mi? Yani “karşılıksız para” ödenmedi mi? Biz bunun modern tarım gereğinin yapılarak monokültür olan Doğu Karadeniz’de fındık üreticisinin desteklenmesi, buna mukabil diğer yörelerin desteklenmemesi ve/veya ürün değiştirme karşılığında desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

45. Fındık ihracatındaki tekelleşme eğilimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Küçük ihracatçıların piyasadan çekilmesi sektörü nasıl etkiler? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Fındık ihracatında tekelleşmenin nedeni bence fiyat istikrarsızlığıdır. Şöyle ki, ihracat bağlantısı yapıp da, kontratlarını tutabilmek için 2003 ile 2006 arasındaki 3 sezon içinde %400 fiyat artmıştır. Genelde ihracat brüt %3-4 marjlarla yapılırken tabii ki küçük ihracatçılar bu zararları kaldıramadılar ve piyasadan çekilmek durumunda kaldılar. Ne zaman fiyatlar daha istikrarlı olur, yani bir sezondan diğer sezona hatta aynı sezon içerisinde çok büyük artış veya azalış önlenebilir, o zaman tekelleşme de azalacaktır.

46. Ak Parti’nin fındık politikasını siz mi belirliyorsunuz? Yoksa sadece Başbakanı mı bilgilendiriyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 37, Madde 38 ve Madde 39

47. Nutella ile veya Ferrero ile iş ortaklığınız veya müşteri ilişkisi bazında da olsa bir işbirliğiniz var mı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Daha önce de söylediğim gibi hiçbir kimse ile, hiçbir işte ortaklığım, mal alıcı veya satıcı ilişkim yoktur. Değil söz konusu marka veya şirketle, başka kimse ile de bu ilişkiler içinde değilim.

48. Fındıktan çekildiğinizi söylüyorsunuz fakat sektörü etkileyecek açıklamalar hep sizden geliyor. Son olarak Sayın Aydın Ayaydın’a açıklamalarda bulundunuz. Piyasayı gerçekten yönlendirdiğinize inanıyor musunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Eğer sektörü etki edecek, yönlendirebilecek bir imkanım olsaydı, yapabileceğimden emin olabilirisiniz. Çünkü şu andaki gelişmeler sektör ve de çiftçimiz için iyi değildir. Sayın Aydın Ayaydın’a 700 bin tonlardan fazla ürün varken 3,60 USD ihracatın iyi bir fiyat olduğunu söyledim. Hakikaten de hükümetin bedelini ödeyip, arz fazlasını çekmediğini düşündüğünüz taktirde herhalde siz de iyi değil belki çok iyi bir fiyat olduğunda hem fikir olursunuz. Arz fazlası çekildiği taktirde tabii ki arz-talep dengesi daha yukarılara çekilecektir.

49. Ak Parti, CHP ve diğer partilerin fındık konusunun bu kadar içinde olmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

AK Parti dahil olmak üzere siyasi partilerin herhangi bir şekilde çiftçinin sırtından siyaset yapmamaları lazım geldiğini düşünüyorum. Hangi parti olursa olsun, kendi partimin de çiftçi kooperatifleri ile ilişkisinin, yardımcı olmaktan başka, olmaması gerekir. Aksi taktirde hiç bir hakiki adım atılamaz, sistem değişikliği yerine, gerçek alt yapı ve sanayii yatırımları yerine siyasetçiler Ağustos aylarında gelir ve sadece fındık fiyatı üzerinden politika yapmaya devam ederler.

50. Fındık fiyatının yüksek olması ihracatçının yararına olduğunu söylüyorsunuz. Fakat fiyatın düşmesi için açıklamalar yapıyorsunuz. Düşük fiyatı savunuyorsunuz. Bu konuda tepki alıyor musunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Sevgili Ali Ekber Bey, yüksek, düşük, güzel, çirkin bunlar hep göreceli kavramlardır. “Düşük” fiyatı savunuyorsunuz diyorsunuz, sizce fındık fiyatı ne olmalı? Misalen, 3 USD mı, 13 USD mı yoksa 23 USD mi? Bunun bir sınırı var mıdır? Nerededir? Tekelcilikten bahsediliyor, artık global dünyada tekelcilik kalmamıştır. Bizim ne azami ne de asgari, bizim optimal bir fiyata ihtiyacımız vardır. Fiyat o kadar düşük olacak ki, üreticimiz yine de memnun olacak, ancak o kadar yüksek olacak ki, kendimize Arjantin, Şili, Kafkasya, Ukrayna ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi yeni rakipler çıkarmayacağız. Demin ki yeni rakiplerin üretim imkanlarını, üretim maliyetini çok iyi inceleyip fiyatımızı onların bu ürüne geçmeyecekleri bir noktada tespit etmemiz gerekir. Şundan emin olabilirsiniz ki son 2 seneki fiyat seviyesi bırakın Ukrayna, Kafkasya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi düşük gelir ülkelerini, İtalya hatta ABD gibi yüksek maliyet ülkelerini dahi kat ve kat aşmıştır. Bu konuyu incelemenizi rica ediyorum. İnceleyin ve ondan sonra fiyatımızın ne olması gerektiğini söyleyin. Ben kendim yurtdışındaki ekim alanlarını gördüm ve hakikaten korktum. Dikkat etmediğimiz taktirde “yorgan gitti, kavga bitti” durumuna gelebiliriz. Eminimki bu görüş açısına durumu incelediğinizde siz de varacaksınız. Tekrar ediyorum ben kendi menfaatimi değil, Türk fındık sektörünü ve dünya pazarının tümüne yetebilecek derecede fındık üreten bir ülke olmuş olan Türkiye’nin geleceğini düşünüyorum.

51. Fındık üretim bölgesine en son ne zaman gittiniz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Siyasete girdiğimden bu yana zamansızlıktan gidemedim, ancak son zamanlarda, hele son aylarda hakkımda yayılan çirkin dedikodu ve iddialardan dolayı şu an gitmem provakasyon olur diye düşünüyorum. Ancak doğru bilgilenmeler gelişip, yöre halkımızın bir kısmındaki yanlış algılama düzelme yönüne gittiği an ilk işim bölgede toplantılara katılmak olacaktır.

52. Fındık konusundan çekildiğinize göre INC’de hangi şirketi temsilen bulunuyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

INC Başkanı seçildiğim zaman fındık işleme şirketimizin temsilcisi olarak oradaydım. INC Başkanlığı oldukça zaman alan bir iştir ve orada bulunan kişi zaten herhangi bir şirketi temsilen bulunamaz. INC, 9 kabuklu yemiş ve 5 adet kuru meyveyi temsil etmekte, daha çok istatistik, hükümet standartları, ticari bariyerler, kalite konuları, besi değerleri ve bilimsel araştırmalar ile ilgili bilgi bankası durumundadır. Üstelik daha çok üreticilerin bulunduğu bir birliktir. (Misalen, Amerikan Badem Üretici Kooperatifi, İran Fıstık Kooperatifi’nin murahhas azaları yönetim kurulundadırlar). Yani, bazılarının dediği gibi dünya fındık tüketiciler derneği değildir.

Başbakanın Danışmanı Cüneyd Zapsu'ya gazetecilerin yönelttikleri sorulardan bir çoğu da Yasin El Kadı ile ilişkisi üzerineydi. Cüneyd Zapsu bu konuda soruları da şöyle yanıtladı.

YASIN KADI


53. El-Kadı ile hangi alanlarda ortaklık yaptınız? Yatırımlarınız, El-Kadı kapitaliylemi oldu? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Yasin Kadı’nın şahsı ile benim şahsımın doğrudan herhangi bir şirkette ortaklığı söz konusu değildir. Bununla birlikte onun ortak olduğu bir şirketle benim ortaklığım olmuştur. Fakat şuna dikkat edilmeli: Kendisi ile dolaylı ortaklık kurduğumuz dönemlerde, ülkemizde oturma müsaadesi olan, yurtdışından getirdiği kaynaklar için Hazine’den yatırım izinleri alan, ülkemizde yatırım yapmasında hiçbir sınırlama olmayan, gözde bir yatırımcı idi. Ayrıca, ticari hayatımın hiçbir döneminde, ailemin dışında, herhangi bir kimsenin kapitali ile yatırım yapmam söz konusu olmamıştır. Kendisi ile BİM A.Ş. başta olmak üzere bazı şirketlerde bulunan dolaylı ortaklıklarımız ise 2001 öncesi sona ermiştir.

54. El Kadı ile ilişkileriniz konusunda bugüne kadar söylenen, yazılan ve yayınlananlar için ne diyorsunuz? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Aslında bu konu beş sene önce de kamuoyu gündemine gelmişti. Bunca sene sonra basınımız tekrar aynı konuyu günümüze taşıdılar, tabii bizim görüşümüzü almadan, bilgimize başvurmadan, sadece kendi yorumlarını gerçekmişçesine sunarak.

Öncelikle bu konu bence ABD Hazine Bakanlığı’nın ayıbıdır. Yasin Bey’i şüpheli listesine aldıktan sonra günümüze kadar geçen 5 seneye yakın süre içerisinde hakkında bir tek dava dahi açılabilecek herhangi bir somut bulgu ve delil de bulunamadığı halde listede tutmuşlardır.

Yasin Bey 1992 ve 1993 senesinde üniversite öğrenimini gördüğü Chicago’da gittiği camii derneğine yardımda bulunduğu için bu listeye alınmıştır. Mesele burada başlıyor. Zira bu dernek Bosna’da başka bir derneğe yardımda bulunmuş, o derneğin ise Usame Bin Ladin’e yakın bir kişi ile ilişkisi olduğu ileri sürülüyor…

O dönemi bir hatırlayın… o yıllarda kendisi doğrudan Usame Bin Ladin’e yardım etseydi, ABD’nin çıkarlarına hizmet etmiş olurdu; çünkü o zamanlarda Bin Ladin Afganistan’da Ruslara karşı savaşmaktaydı ve bir kahraman olarak görülüyordu.

Bu adil bir uygulama değil. Bunu Amerikalılara da her fırsatta söyledim.

Türk medyasında ise bu olay tek taraflı olarak ele alınmıştır ve ne yazık ki başka örneklerde de gördüğümüz gibi yargısız infaz yapılmıştır. Örneğin Yasin Bey şahsen yönetim kurulu azası iken ortaklarımız arasında olan Bank of America, Merrill Lynch New York ve diğer Türk ortaklarımıza kimse “uluslararası terörü finanse ettiğinden” dolayı suçlamada bulunmamıştır. Bunu bir tek bizim medyamız ve CHP’li milletvekillerimiz bana yapmışlardır. Niye Merrill Lynch vs. ye de suçlamada bulunulmamış acaba? Bu nasıl bir mantıktır?

55. El Kadı ile hangi şirketlerde ne gibi ortaklıklarınız oldu? El Kadı'nın koyduğu sermaye miktarı ve cirolar hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu ortaklıkların öncesinde kendisi ile nasıl tanıştınız ve ortak olma süreci nasıl gelişti? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Yasin Kadı’nın Türkiye’de o dönemde toplam olarak koyduğu sermaye miktarı ve yatırımlarının cirolarını benim bilmemin imkanı olmadığını siz de takdir edersiniz. Kendisi yabancı bir yatırımcı olduğu için bu konuyu en iyi bilen yabancı yatırımlarla ilgili resmi mercilerdir.

Kendisi ile tanışıklığım BİM A.Ş.’nin kuruluş döneminde BİM ’in o dönemki Türk ortakları vasıtasıyla olmuştur.

Diğer sorularınızın cevabı için bkz. Madde 53 ve Madde 58

56. Bir dönem ortak ticaret yaptığınız Yasin El Kadı ile nerede ya da kimler aracılığıyla ne şekilde tanıştınız? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 55

57. El Kadı ile nerede ve nasıl tanıştınız? Sizinle birlikte olması nasıl oldu? BM'nin "terör" listesinde adının yer alması sizin için ne ifade ediyor? ( Serpil Yılmaz / Milliyet )

Sorularınızın ilk kısmı için bkz. Madde 55 ve 58

“BM nin terör listesi” sözünüzle ilgili düzeltmede bulunmamda yarar var: Bahsettiğiniz “teröre yardım ettiklerine dair şüpheli listesi” olmalı. İkisi arasında büyük fark olduğunu herkes bilir. Ayrıca bu liste, BM tarafından hazırlanmayıp ABD Hazine Bakanlığı’nın 11 Eylül’den sonra alelacele çıkardığı bir listedir.

Kendisinin bu konuda hukuki mücadelesini sürdüğünü hatta, ( Kaideyle mücadelede ABD ile tam bir işbirliği halinde olan ) ülkesinin de onun bu listeden adının çıkarılması için gerekli yerlere müracaat ettiğini bilmekteyim. Bu listeden geçmiş dönemde kimi isimlerin çıkartılmış olması ve kendisi hakkında kesinleşmiş hiçbir hukuki kararın bulunmayışı da listeyle ilgili hüküm verirken düşünmemiz gereken hususlardır.

Kısacası, kendisinin suçsuz olduğuna inanmaktayım ve aksi ispatlanana kadar da bu inancımı koruyacağım.

58. Yasin El Kadı ile ne zaman, nerede tanıştınız? Kim tanıştırdı? Ortak olmaya nasıl karar verdiniz? Ortaklık 2001 ağustosunda neden bitti? Sonrasında başka işlerde ortaklığınız oldu mu? Hâlâ görüşüyor musunuz? ABD'nin ve daha sonra BM dolayımıyla Türk hükümetlerinin raporlarında El Kadı'nın terörist, ya da terörizme yardımcı listelerinde gösterildiğini öğrendiğinde ne düşündün? Şimdi ne düşünüyorsun? ( Murat Yetkin / Radikal )

Sorularınızın ilk kısmı için bkz. Madde 55

Yasin Kadı yasal hiçbir problemi olmayan, Türkiye’de çalışma ve oturma müsaadesi devletimiz tarafından verilmiş, İstanbul ve Türkiye hayranı, dünyanın çeşitli yerlerinde yatırımları bulunan, ciddi, kültürlü, çalışmamıza ve projemize inanmış bir kimse olarak bizim aradığımız ortak tipine çok uygundu.

BİM ile başlayan ortaklığımız, BİM’ in ihtiyacından doğan bazı yeni şirketlerde de devam etti.

Ben BİM yönetiminden Haziran 1999 tarihinde ayrıldım. 20.05.2000 senesinde hisselerimi de sattıktan sonra BİM ile hiç bir şahsi ilişkim kalmadı .

Yasin Kadı’nın Caravan adlı şirketinin sahibi olduğu BİM hisselerini Nisan 1999’da sattığını biliyorum. 11 Eylül 2001 akabinde ise BİM şirketine bir zarar gelmemesi için BİM in İdare Meclisi’nden ayrıldığını ve 2002-2003 senelerinde de yukarıda sözü geçen diğer ortaklıklarından ayrıldığını biliyorum.

Benim şahsen BİM dışında kendisiyle doğrudan ortaklığım olmadı. Ancak benim ortağı bulunduğum şirketler onun ortak olduğu şirketlerle ortaklık yaptılar. Ortak olduğum tüm şirketlerden ayrıldığım 2002 senesinden itibaren de kendisiyle dolaylı yada dolaysız hiçbir ticari münasebetim kalmadı.

Kendisi ile çok uzun zamandır ticari bir ilişkimiz bulunmadığı için pek görüşmüyorum. Fakat belirtmem gerekir ki bunun Yasin Beyin adının “ listede” olması ile hiçbir ilgisi yoktur. Gerekirse her zaman görüşebilirim. Zira ortak olduğumuz devre içinde en ufak olumsuz nitelikte bir hareketini, bir tutumunu görmedim. Aksine çok uyumlu ve hayırsever bir insan olarak tanıdım. En son olarak kendisini Türkiye’de çıkan haberlerle ilgili olarak aradım.

BM ( Birleşmiş Milletler’in )’nin ABD Hazine Bakanlığı’nın listesini sorgusuz sualsiz kabul ettiğinde, BM’nin ne kadar reforma ihtiyacı olduğunu bir kez daha düşündüm. Ancak Türk hükümeti de uluslararası anlaşmalara bağlı olması dolayısıyla bunu kabul ettiğinde, hiç olmazsa kendi memleketimizde adaletin işleyeceğine dair ümidimi hep taşıdım. Nitekim Danıştay’ın bu konudaki son kararı ile adaletin memleketimizde hakikaten işlediğini birlikte gördük. Şimdi ise merakla bekliyor ve ümit ediyorum ki Yasin Kadı ismi listeden silinsin. Biliyorsunuz Suud hükümeti resmen BM’ ye müracaat edip listeden çıkarılmasını istedi. Ayrıca da Yasin Bey’in bir avukat tutup kendisine bir ay boyunca terörist adı altında iftira atan medya ve siyasilerimize ciddi davalar açacağını ve bu yolda açacağı davaları da kazanacağını tahmin ediyorum. Eğer kendisini biraz tanımışsam bu davalarla kazanacağı tazminatları iyi bir iş için harcayacaktır.

59. BİM şirketleri ile bütün bağlarınız kestiniz mi? O konuda yapılan suçlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Sorunuzun cevabı için Bkz. Madde 58

60. Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun 31 Mart 2004 tarihli raporunda yer alan El Kadı'nın başkanlığını yaptığı Muvaffak Vakfı'nın Albaraka Türk'teki 011201-143100 nolu dolar hesabına 1997 yılında 60 bin dolar yatırdığınız, anneniz Gaye Zapsu' nun da 1999 yılında 250 bin dolar yatırdığı bilgisi doğru mudur? Muvaffak Vakfı, El Kadı ya da ortağı bulunduğu şirketler adına yatırdığınız para var mıdır? Varsa miktarı ve bu ödemelerin gerekçesi nedir? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Benim ve ailemin Muvaffak vakfına para göndermesi söz konusu değildir. Kaldı ki bahsedilen raporda da benim ve ailemin Muvaffak Vakfına para gönderdiği yazılı değildir.

Söz konusu olan miktarlar şirketlerimiz arasındaki ticari ortaklıklarımız döneminde Yasin Kadı ile şahsi cari hesaplarımızın kapatılmasından ibarettir. Annemin hesabından yapılan ödeme annemin özel hesabından gerçekleştirilmesine rağmen benim için yapılmıştır.

Ayrıca Yasin Kadı paraların yatırıldığı 1997 ve 1999 yıllarında hakkında herhangi bir yasal sınırlama olmayan aksine ülkemizde çeşitli yatırımları bulunan bir işadamıydı. Kendisine yapılmış olan bu ödemelerin hiçbir mali veya hukuki sakıncası bulunmamaktadır.

61. Yasin El Kadı'yla aynı şirkette ortaklığınız nedeniyle gündeme geldiniz. Yasin El Kadı'yla ilgili sizin görüşleriniz nelerdir, BM'nin kararını haklı buluyor musunuz, Sayın Başbakan'ın bu konudaki kefaletini nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Sorunun ilk kısmı için Bkz. Madde 58

Sayın Başbakanımızın bu konudaki görüşleri kendi tanıklığı ile ortaya koyduğu görüşlerdir. Kendisinin kanaatini tartışma gibi bir hakkımın olmadığını düşünüyorum.

62. MASAK tarafından düzenlenen 31.3.2004 tarihli raporda, Yasin Kadı terörü finanse ettiğine ilişkin kuşkuları içeren değerlendirmeler yer alıyor. Bu kapsamda, sizin Yasin Kadı'nın Albaraka Türk'teki 011201-143100 numaralı kişisel dolar hesabına 1997 yılında 60 bin dolar yatırdığınız Merkez Bankası kayıtlarında yer alıyor. Anneniz Gaye Zapsu'nun ise 1999 yılında Kadı hesabına 250 bin dolar yatırdığı belirlemesi bulunuyor. Kişisel hesaplardan hangi gerekçelerle para transferi gerçekleştirilmiştir? Aynı dönemlerde ticari ortaklığınızın bulunduğu ve şirketler arasında hesap hareketlerinin de varlığı düşünüldüğünde, kişisel hesaplardan para transferi hangi gerekçeyle yapılmıştır? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Bu sorunun cevabı için bkz. Madde 60

63. El Kadı ile Türkiye dışında da iş kurdunuz mu? ( Serpil Yılmaz / Milliyet )

Hayır.

64. Başbakan Erdoğan'ı iş dünyası ile buluşturan bir kişi olduğunuz dikkate alındığında Yasin El Kadı ile Sayın Başbakan Erdoğan'ı siz mi tanıştırdınız? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Hayır

65. Yasin El Kadı ile sizin ve Başbakan Erdoğan’ın bağlantısı ne düzeydedir ? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Bkz Madde 33, Madde 55 ve Madde 58

Sayın Başbakanımızla tanıştıklarını biliyorum. Başka bir ilişkisinin olduğunu zannetmiyorum. Benim ilişkime ise yukarıda açıklık getirmiştim.

66. El Kadı hakkında çıkan haberlerden sonra Cidde'yi arayıp Kadı'ya durumu anlattığınızda tepkisi ne oldu? Neler dedi size? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Önce inanamadı, çok üzüldü, daha sonra buna karşı ne yapılabilir diye sordu. Bende avukat tutmasını tavsiye ettim.

67. Sizi 'El Kaideci' olarak niteleyenler var. 'Bunda benim sorumluluğum ne?' diye kendinizi hiç sorguladınız mı, yoksa iddialara 'siyasi bir infaz girişimi' olarak mı baktınız, bakıyorsunuz? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Eski ortaklarım Merrill Lynch, Bank of America ve diğer Türk ortaklarımız ne kadar El Kaideci ise ben de o kadar El Kaideciyim. Bunu ciddiye dahi almıyorum. Siyasi infaz? Bilmem belki.

68. Yasin El Kadı ile ilişkilerinizi yeniden gözden geçirme, ortaklıklarınızı sona erdirme ve ticari ortaklıklarınızda bir yeniden yapılanmaya gitme gibi yaklaşımınız var mı? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Şu anda Yasin Bey ve/veya başka bir kimse ile ortak olmadığım için bu sorunun açıklığa kavuştuğunu sanıyorum. 14 Ağustos 2001 tarihinde Ak Parti’nin kuruluşu itibariyle, devlet memuru olmadığım için hiçbir mecburiyetim yokken, işlerime gerektiği şekilde vakit ayıramamam sebebiyle bütün ortaklıklarımdan ayrıldım ve yönetimdeki görevlerimden istifa ettim. Şu an itibariyle Yasin Bey veya başkası ile herhangi yeni bir ortaklığım bulunmamaktadır.

Ancak medyadaki yayınlar yüzünden “bir daha Yasin Bey ile ortaklık yapar mısınız? ” diye soruyorsanız, terör finansmanı ile ilgili kendisi hakkında dayanaksız iddialara inanmadığım için bu konuya ön yargı ile yaklaşmam.

69. Sizinle ilgili en önemli tartışma konularından biri de BİM’in kuruluşu süreciyle ilgili. Burada da Radikal İslami sermayenin parasının aklandığı iddiaları var. Bu iddialarla ilgili ne diyorsunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

BİM ’in kurucu ortakları birinci derecede benim ailem, Topbaş ailesinin MKS ( Marmara Kimya Sanayi ) şirketi ve Yasin Kadı’nın Caravan Dış Ticaret Ltd. Şti. bilahare de Merril Lynch New York ve Bank of America. Bunlardan hiçbiri ne radikal İslam tabir edilen gruplara mensuptur ne de para aklama operasyonlarına tevessül edecek firmalardır. Bu ortakların hepsi ciddi ve saygın şirketlerdir. Bu çirkin suçlama yürütülen karalama kampanyasının bir parçasıdır. Resmen sermaye girişi var, bu sermaye ile işyerleri kuruluyor, mallar faturalı alınıp faturalı, makbuzlu satış yapılıyor, halka açılabilen şirket…parayı kim nasıl hangi yolla aklıyor? Mantıksız, mesnetsiz ve insafsız bir iddia, hatta bir iftira.

70. BM Güvenlik Konseyi'nin ABD'deki 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra 'Terör örgütlerinin ve terörizmi finanse eden kişi ve kuruluşların mal varlıklarının dondurulmasına' ilişkin kararında Yasin El Kadı'nın ismine Usame Bin Ladin ve El Kaide'nin üst yöneticilerinin yer aldığı listenin 39'ncu sırasında yer verildi. Ortaklıktan ayrıldığınız BİM Mağazaları'nda birlikte olduğunuz bu kişiyle ilişkiniz nasıl başladı, halen devam eden dostluğunuz ya da ticari bağınız var mı? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Sorunun cevabı için bkz. Madde 55 ve Madde 58

71. El Kadı ile BİM'deki ortaklığınızı bitirme gerekçenizin bu liste ile ilgisi var mı? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Hayır .

Detayı için bkz. Madde 58 ve Madde 68

72. Yasin El kadı İle birlikte 1995 yılında Kadı'ya Caravan Dış Ticaret ve İnşaat Ltd. Şti. aracılığıyla BİM Birleşik Mağazalar A.Ş'nin kuruculuğunu üstlendiniz. Bu ortaklığınızın sona ermesinde BM Güvenlik Konseyi'nin kararının bir etkisi oldu mu, Kadı ile halen görüşüyor musunuz ? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Hayır

Detayı için Bkz Madde 58 ve Madde 68

73. BİM mağazalarıyla ilişkiniz ne boyuttadır? Halen devam eden bir ilişkiniz var mıdır? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Sorunun cevabı için Bkz Madde 58

74. Albaraka Türk ve El kadı ile olan maddi ilişkileri sizin sağladığınız iddialarına ne diyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Soruyu tam anlayamadım. Eğer Albaraka’ nın ortağı Mustafa Topbaş bey ile Yasin Kadı’yı benim mi tanıştırdığımı soruyorsanız cevabım hayırdır.

75. Geçmişte Yasin El Kadı ile olan ortaklığınızdan dolayı hakkınızda ortaya atılan çeşitli iddialar var. Yasin El Kadı ile olan ilişkiniz dolayısıyla Orta Doğu’ya çeşitli zamanlarda sizin ve Gaye Zapsu’nun isminin geçtiği para aktarma işlemleri gerçekleştirildiği yönünde iddialar ortaya atıldı. Bu gelişmeler “kara para aklama ve radikal İslami çevrelere para aktarımı” şeklinde değerlendirildi. Bunlardan hangileri doğru, hangileri yanlış? Bunların gündeme gelmesinin nedenleri nedir? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Bkz Madde 60 ve Madde 69

Ne benim ne de ailemin “Ortadoğu’ya” herhangi bir para transferi ve “ para aktarımı” işlemi söz konusu değildir. Bu tür yalanların ve iftiraların kimler tarafından yayılmaya çalışıldığını araştırırsanız bu konuların neden gündeme geldiği ortaya çıkacak, tamamen hayal ürünü bu suçlama ve iddiaların bana ve mensup olduğum camiaya zarar vermek için üretildiğini de göreceksiniz.

Maalesef önlerine gelen her tür iddiayı “ ya tutarsa” düşüncesiyle servis yapan bazı medya mensupları ve hiçbir inceleme yapmadan siyasi kaygı ve kazanım düşüncesiyle hareket eden bir muhalefetle muhatabız. “ Terör finansmanı, kara para aklama vs” diye yalan ithamda bulunan herkese dava açarak üstüne gidiyoruz, bundan sonra daha da sert gideceğiz.

76. Sizin ve annenizin 1997 ve 1999'da El Kadı'nın hesabına para yatırdığınız ileri sürülüyor. Bu konuyu aydınlatabilir misiniz? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Sorunuzun cevabı için Bkz. Madde 60

77. Söz konusu paraların terörü desteklemek amacıyla Muvaffak Vakfı'na kullandırılmış olma ihtimali nedir? Bu Vakfı tanıyor musunuz? Nasıl bir vakıftır? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Ben Muvaffak Vakfı’nı tanımıyorum, dolayısıyla bu konuda ne söylersem spekülasyon olur.

78. El Kadı adının terör listesinde yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Sorunun cevabı için bkz. Madde 57

79. Size göre El Kadı kimdir; iddialardaki kişi mi, yoksa bilinmeyen yönleri olan farklı bir şahsiyet mi? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bana göre Yasin Bey çok yardımsever, barışsever, iyi niyetli ve modern düşünceye sahip bir kişidir. Bu söylediklerim kendisinin bilinmeyen, gerçek fakat medyanın kamuoyuna duyurmadığı yönleridir. Kendisi basında yansıtılmaya çalışıldığı gibi biri değildir.

80. El Kadı halen ABD Hazine Bakanlığı'nın terörü destekleyenler listesinde yer alıyor mu? Hiç kontrol ettiniz mi? El Kadı şu anda nasıl bir hayat sürüyor? Yasaklı ya da aranan biri midir? Nerede yaşar ve ne gibi işlerle uğraşır? Siz kendisi ile görüşüyor musunuz? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Kendisi Cidde’de hayatına, iş ilişkilerine devam eden bir Suudi Arabistan vatandaşı. Hakkında hiç bir dava olmadığı için de aranan bir terörist olma durumu da söz konusu değildir. Listede olup olmadığına bakmadım ama listeden isminin çıkartılmasını beklediğini, bu yolda Suud hükümetinin olumlu sonuçlandırılmasını beklediği resmi bir müracaatın bulunduğunu biliyorum. Eğer hakikaten ABD’nin elinde, hukuki açıdan tekamül etmiş, savunulabilir bir dosya olsaydı, Sayın Yasin Kadı’nın Suudi Arabistan’da rahat dolaşamayacağından emin olabilirdiniz.

En son Türk basınında yer alan haberlerden sonra telefonla görüştük.

81. En son ne zaman ne amaçla, nerede Yasin El Kadı ile görüştünüz? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

En son Türk basınında yer alan haberlerden sonra kendisiyle telefonla görüştüm. Kendisine meşhur olduğu haberini ben verdim.

82. El Kadı ile görüşüyor musunuz? ( Serpil Yılmaz / Milliyet )

Uzun zamandır görüşmüyordum ama bir büyük gazetenin önderliğinde başlatılan karalama kampanyası dolayısıyla birkaç sefer telefonla görüştüm.

83. El Kadı'nın BİM'in dışında, Türkiye'nin en büyük ilk İslami sermaye grubu Al Baraka'nın yönetiminde de yer alması ve bugün AKP'nin Maliye Bakanı yaparak "paranın patronu" ilan ettiği Kemal Unakıtan ile aynı adreste buluşması, öte yandan Başbakan'ın "Ben kefilim" diyecek kadar "ileri" gitmesi, ortaya "İslami sermaye ittifakı" çıkarmıyor mu? ( Serpil Yılmaz / Milliyet )

Aslında söylediğiniz bu sözler bir kısım medyanın yorumları üzerine kurulu. Yalnız varsayımınızda ciddi hatalar var: Benim bildiğim ,Yasin bey hiç bir zaman Albaraka’ nın ortağı veya yöneticisi olmadı.

Sayın Başbakan’ın “ben kefilim” demesi, Sayın Kadı’nın uluslararası terörizmle herhangi bir ilişkisi olamayacağına dair bir söylemdi. Kendisini tanıdığından ve şu ana değin bu yolda onun aleyhinde bir delil de ortaya konulamadığından bu tür bir finansör olamayacağını dile getirdi.

Yasin Kadı’nın Al Baraka’da hesabı olması çok normaldir; çünkü BİM’ deki diğer ortak Topbaş ailesidir ve onlar o tarihlerde Albaraka’ da hem yönetici hem de ortak bulunmakta idiler. Bundan “İslami sermaye ittifakı” gibi ortaya bu kadar “ileri” bir yorum yapmak bana biraz “ileri” gidilmiş gibi geliyor.

84. El Kadı'nın hesaplarına el konulunca, ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Wolfowitz'e şikâyet ederek: Bu adamın iş hayatını kararttınız. Ladin'e gittiğini söylediğiniz yardımları 1993'te yapmış. O yıllarda Bin Ladin sizin adamınızdı... dediğinizde Wolfowitz'in tepkisi ne oldu? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Tam bu şekilde dediğimi sanmıyorum ama kendisiyle bu doğrultuda bir konuşmamız oldu. Tepki beklemiyordum nitekim de alamadım.

85. Yasin El Kadı konusu ABD yetkilileriyle temaslarında hiç gündeme geldi mi? Örneğin, Erdoğan ile ilk ABD'ye gidişinizde bu konu Beyaz saray'a girme önünde bir pürüz oluşturdu mu? Pürüz Büyükelçiliğin devreye girmesiyle mi aşıldı? ABD'de sürekli en üst düzey temaslar yürüttüğüne göre, bu konuyu sorun etmiyorlar demektir. Ancak bu noktaya gelinmesi nasıl oldu? Bu konuda ne sordular, ne söyledin? ( Murat Yetkin / Radikal )

Yasin Kadı meselesi hiç bir zaman konu dahi oluşturmamış, hiç bir yetkili, ne Beyaz Saray’da, ne Başkan Yardımcısı Ofisi’nde, ne Dışişleri’nde ne de Pentagon’da bu işi konu dahi etmemiştir. Ne dün, ne de bugün. Aksine geçtiğimiz günlerde bir gazetemiz bu konuyu manşet yapınca ( sözde Eric Edelman ABD büyükelçisi Ross Wilson kanalı ile Maliye’den araştırma istemiş), ABD’den bana bu haber resmen yalanlandı.

Benim bazı görüşmelerimde bu konuyu başka yetkililere açıp, yanlış yaptıklarını, ifade ettiğim ise olmuştur.

86. El Kadı'nın gönderdiği ilan büyük gazetelerde yayınlanmamış bunu neye bağlıyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Yasin Bey’in, hiçbir kanıt, bulgu, delil bulunmadığı halde listede 5 yıldan beri tutulması nasıl Amerikan Hazinesi’nin ayıbı ise bence bu da Türk medyasının ayıbıdır.

87. Jelaidan kimdir ve sizin bu şahısla ilişkileriniz (varsa) nedir? Jelaidan'ın da El Kadı gibi El Kaide'ye yakın olması söz konusu olabilir mi? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Kendisini tanımıyorum.

88. Bütün savunmalarınıza karşın El Kadı'nın adının geçtiği her yer de siz de akla gelmeye başladınız. Bu çağrışım sizi rahatsız ediyor mu? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Son aylara baktığınızda ne yapılmak istendiği, benim üzerimden nereye varılmak istendiği çok açık ortada, ama Yasin Bey ile birlikte anılmak çok kötü bir şey değil…

89. Başbakanın El Kadı’ya sahip çıkmasını, ona kefil olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 61 ve Madde 83

90. Şu anda BİM mağazalarında herhangi bir ortaklık ilişkiniz var mı ? ( Hülye Güler / Ekonomist )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 58


Başbakanın danışmanı Cüneyd Zapsu, Fındık ve Yasin El Kadı dışındaki soruları "sair konular" başlığı altında topladı. Bu bölümde Zapsu, 87 soruya yanıt verdi. İşte o sorular ve yanıtlar...

SAİR KONULAR


91. Aktifsiniz, danışmanlık sıfatınız nedeniyle de paylaşımcısınız…Yine de zaman zaman Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile sıkıntılar yaşandığına ilişkin söylentiler söz konusu oluyor. Dış politika konusunda ya da hükümetin diğer üyeleri ile ilişkilerde bu tür gerginlikler yaşanıyor mu? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Bunun basın tarafından abartıldığını düşünüyorum. Ben bu konuya 2004 senesinde verdiğim röportajda da açıklık getirmiştim. Sayın Gül ile değil ama bürokrasi ile belki sıkıntı yaşadığımız zamanlar olmuştur. Benim çalışma şeklim kendilerinin alışmış olduğu sistemden farklı olabilir. Fakat şöyle bir gerçek var. Bizim vaktimiz yok. Gerçekten pek çok noktada geri kalmış olduğumuzu görüyorum. En çabuk, en hızlı, en doğru şekilde bunları nasıl tamamlayabileceğimizi, halledebileceğimizi araştırıyorum. Alışılagelen, bildik yollarla gittiğinizde uzun bir zaman dilimine ihtiyacınız olabiliyor. Benim gibi “arka kapıları” kullandığınızda ise işler hızlanıyor, hedeflerinize daha rahat ulaşabiliyorsunuz. Suni olarak büyütülen son günlerdeki büyükelçilerle görüşme meselesini de bu bağlamda değerlendirmek lazım.

92. Tayyip Erdoğan’la olan ilişkiniz çok eskilere dayanıyor. O anlamda vefalı bir ilişki sözkonusu. Erdoğan’ın siyasete atılması ile birlikte de siz de kelimeyi uygun görürseniz bir anlamda ‘bir maceranın’ içine sürüklendiniz. Buna ‘bir ideali paylaşmak’ diyebilir miyiz? Öyleyse bunu kelimelere dökmeniz mümkün olabilir mi? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Her ikisi de doğru, macera da ideali paylaşmak da…

Ben Tayyip Bey’i İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmadan önce tanıdım. Ülkemizin hak ettiği seviyeye onun liderliğinde ulaşılabileceğine inandım. Hala da inandığım için yanındayım.

“Maceraya” atıldığımda Türkiye yaşanacak bir ülke olmaktan çıkmıştı. İnsan hakları, ki benim için en önemli şeydir, her geçen gün artacağına azalmaya başlamıştı. Hürriyet, hür yaşamak, hak mefhumu…

Şimdi ise, bir Türk vatandaşı bir İskandinav ülke vatandaşı ile aynı haklara sahiptir. Ancak bu daha kağıt üstündedir. Kanunlar çıkmıştır, benimsenmesi ve uygulaması ise elbet zaman alacaktır. Sokaktaki vatandaşlarımız da haklarını bilip bu haklara sahip çıktığı an artık geri dönüş olmayacaktır. Sadece bunun için bile her şeye değdi diyebilirim.

İnsan hakları, eğitim ve iş hakkını, şeffaflık ve haksız rekabetin önlenmesini de ( ki buna devletin haksız rekabeti de dahil ) kapsar. Bu olduktan sonra zaten ikinci hedef olan ekonomik refah kendiliğinden gelecektir.

93. Köklü bir aileden geliyorsunuz, köklü bir iş geçmişine sahipsiniz eğer bugün siyasetin içinde bu kadar yoğun bulunmasaydınız, sizi farklı hangi alanlarda görmemiz mümkün olabilecekti? Ertelediğiniz idealleriniz var mı? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Var, hem de çok. Zaten çocukluğumdan beri hiç bir zaman, hiç bir gün sıkıldığımı hatırlamıyorum. Hiç bir zaman boş oturmadım. Aslında oturamadım demek daha doğru. Artık biraz da sükunet ve stresten uzak bir zaman dilimi istiyorum ama bilmem becerebilir miyim, yoksa yine yeni projelere mi girişirim, bundan emin değilim.

94. Gelişen olayları ve zaman zaman hedef tahtası gösterilmeyi ‘siyasetin bir cilvesi’ olarak mı yorumluyorsunuz? Eğer öyleyse bu konudaki hisleriniz neler? Gerek iş gerekse danışmanlık yoluyla girdiğiniz siyaset arenasında uzun soluklu yürümek gibi bir hedefiniz var mı? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Siyasette bazı kişiler “kolay hedeftir”. Bu işe başladığımdan beri fazla konuşmamış, demeç vermemiş olmamın yanında alışılmadık tarzda “resmi kimliğimin” bulunmamasının beni “kolay hedef” haline getirdiğini ve bunun “siyasetin bir cilvesi” olduğunu düşünüyorum.

Hedefim bu ülkenin her geçen gün daha yaşanabilir bir hale gelmesi, her türlü özgürlük ve her türlü hakkın olduğu, hiçbir korkunun olmadığı bir ülke olmasıdır. Bunun dışında siyaset arenasında kendime şahsi bir hedef koymadım.

95. Sizi zaman zaman bakanlardan da etkili olabilen ‘gölge adam’ olarak niteleyenlere verilecek cevabınız nedir? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Gölge adam gibi kavramlar benim kişiliğimle uyuşmaz. Be sadece sevdiği, güvendiği ve saydığı bir arkadaşına, üstlenmiş olduğu çok zor bir görevde yurt dışında ve iş hayatında edindiği tecrübeleri ve bağlantıları kullanarak yardımcı olmaya çalışan biriyim. Ön planda olmaya, basında boy göstermeye niyetim de yok ihtiyacımda. Mühim olan işin yapılmasıdır, kimin yaptığı değil.

96. Ortadoğu’daki krizle birlikte Türkiye’nin dünyadaki yeri, gelişecek olası kötümser tablo karşısında iş dünyasının alması gereken pozisyonu nasıl değerlendiriyorsunuz? Olumlu ve olumsuz iki senaryo üzerine görüşlerinizi alabilir miyim? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Ben her zaman bardağın dolu kısmını görürüm. Türkiye’miz dünyadaki olumsuz gelişmelere rağmen bu kadar büyümeyi kendi dinamikleriyle yapabilecek düzeye gelmiştir. Hatırlayalım, geçtiğimiz günlerde döviz krizi denen bir sıkıntı yaşanmış, hatta bu krizi tetikleyenler olmuş, ama işler sağlam bir yapıda ilerlediği için kendi rayına oturmuştur, üstelik bu kadar yüksek petrol fiyatlarına rağmen. Önümüzdeki günlerde faizler de tekrar düşme trendine girecektir.

Ben Ortadoğu krizinin oradaki insanların trajedisini bir an için bir tarafa bırakırsak, Türkiye’ye yeni imkanlar getirebileceği kanaatindeyim. Güçlü bir ordumuzla, sağlam bir ekonomimizle bölgede istikrar örneği olduğumuzun tüm dünya daha iyi farkına varmıştır. (Şunu ihmal etmeyelim. Bir an önce savunma sanayii yatırımlarımızın artması gerekir. Ordumuzun teçhizatının mümkün olduğu kadar modernleştirilip, bağımsızlığa kavuşturulması gerekir.) Son senelerde bölgede artan etkinliğimiz sonucu, bizden sadece asker gücü istenmeyecek, ilk normalleşmede Ortadoğu, en büyük ve doğal pazarımız da olacaktır.

97. AK Parti içinde bir kesimin sana eleştirel baktığı sır değil. Bu tutumu nasıl değerlendiriyorsun? Bu kişilerle hiç bu konuları görüştün mü? Bu durum Erdoğan ile ilişkinizi nasıl etkiledi? ( Murat Yetkin / Radikal )

Bugüne kadar kimse çıkıp da bana eleştirilerini açıkça belirtmemiştir. Arkamdan bu şekilde hareket ediyorlarsa ki herhalde bu yönde bazı duyumlar var, kendilerine “niye Cuneyd Zapsu’ya bu eleştirilerinizi açık açık söylemiyorsunuz, bunu MKYK toplantılarında veya özel olarak doğrudan bildirmiyorsunuz?” diye sormalı. Eleştiriye her zaman açığım. Siyasetin kötü tarafları bu tip şeyler galiba. Kimsenin arkasından konuşmamak lazım diye annelerimiz, babalarımız bize öğretmedi mi?

Tayyip Bey beni çok iyi tanıdığı için pek fazla etkilendiğini sanmıyorum. Benim tanıdığım Tayyip Bey’e hakkımda bir eleştiri geldiğinde, eleştirene ilk söyleyeceği şey “Bunu Cuneyd Bey’le konuştun mu?” diye sormak olacaktır, diye düşünüyorum ve inanıyorum.

98. Gayrıresmi diplomasi son yıllarda büyük ölçüde senin üzerinden işledi. Bu başbakanın talimatı mıydı? Dışişleri Bakanlığının bu durumdan hoşnut olmadığı izlenimine sahip misin? Öyle ise, bu Erdoğan'ın ve senin tutum ve hareketlerinizi etkiledi mi, örneğin frenledi mi? Dışişlerinin bu tutumunu neye bağlıyorsun? Hiç bu konuda tartıştığınız diplomat oldu mu, hangi olaydı? ( Murat Yetkin / Radikal )

Ben şu ana kadar memleketimizi ilgilendiren her görüşmemin bilgisini Sayın Genel Başkana ilettim. Dolayısıyla onun bilgisi dışında yaptığım bir şey olamaz.

Bir önceki sorunun cevabı aslında Dışişleri için de geçerli, şayet eleştiren varsa, keşke eleştirisini açık açık ortaya koysa. Bu yapılmadığından bu soruya açık bir cevap veremiyorum. Ben vazifeme her zamanki gibi devam ediyorum.

Tartıştığım bir diplomat? Sadece bir kere 2002 Aralık ayında olmuştu, ama şimdilik bende kalsın.

99. Gül ile gayrıresmi diplomasi temasları nedeniyle görüş ayrılığına düştüğünüz oldu mu? Gayrıresmi diplomasiyi yürütürken, hal raporlarını yalnız Erdoğan'a mı, yoksa Erdoğan ile birlikte Gül'e de veriyor muydun? Örneğin, Gül başbakan iken kime veriyordun, Erdoğan başbakan olduktan sonra kime veriyorsun? ( Murat Yetkin / Radikal )

Hayır, Abdullah Bey ile hiçbir zaman görüş ayrılığımız olmadı. Kaldı ki ben baştan beri Tayyip Bey’in yanında çalıştığım için Başbakan’ın Abdullah Bey veya Tayyip Bey olması benim için bir değişiklik oluşturmamıştır. Ancak tabii ki zaman zaman Abdullah Bey ile de bir araya gelmekteyiz.

100. Erdoğan'ın danışmanı olarak siyasete girmek sana işadamı olarak ne kazandırdı, ne kaybettirdi? Sonuç hanesi negatif mi, pozitif mi? Geriye dönüp baktığında, siyasete girmemenin daha iyi olabileceğini düşünüyor musun? Siyasetten ayrılmayı mı, bu konumda kalmayı mı, yoksa önümüzdeki seçimde milletvekili adayı olmayı mı düşünüyorsun? Neden? ( Murat Yetkin / Radikal )

İş adamı olarak kaybettirdi. Hayatımın önemli bir dönemini bu yönde değerlendiremiyorum. Ama pişman değilim. Çünkü geriye baktığımda bu kadar reformu hayata geçiren bir partinin kurucusu olmak bana gurur veriyor.

Doğrusu son zamanlarda aleyhime yürütülen kampanya beni biraz yordu. Ama yine de sayılan üç alternatif de halen açık.

101. AKP çevrelerinde "tepki" topladığınız zaman zaman bakanların, zaman zaman da milletvekillerinin açıklamalarından anlaşılıyor. Geçmişte bir siyasi partinin genel başkanlığını yaparak da siyasete "profesyonel" olarak ilgi gösterdiğinizi ortaya koymanıza karşılık, neden AKP'den milletvekili adayı olmadınız? ( Serpil Yılmaz / Milliyet )

Siyasete “profesyonel siyasetçi” olarak hiç bir zaman ilgi göstermedim, ne eskiden ne de şimdi. Evet, geçmişte kısa bir dönem Sayın Korkut Özal’ın Genel Başkanvekilliği’ni yaptım. İşin aslı, yapılması gerekenin yapılmasıdır. Burada illa ön planda olmak, benim için önemli değildir.

102. Bazın kendinizi Dışişleri Bakanı veya AKP’nin dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’nın yerinde gördüğünüz oluyor mu? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Hayır hiç olmadı. Ben çok sevdiğim arkadaşlarıma üstlenmiş oldukları bu zor görevde yurtdışında edindiğim tecrübeler ile yardımcı olmaya çalışıyorum, o kadar. Bu görev çerçevesi ne gerektiriyorsa onu yapıyorum.

103. Kamuoyunda Amerikalılar’a söylediğiniz iddia edilen “ Bunu kullanın” ifadesi sonrası Başbakan Erdoğan size hiç tepki göstermedi mi? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Medyada iddia edildiği gibi “kullanın” demediğim ve Sayın Başbakan da benim ne dediğimi çok iyi bildiği için bir tepki göstermedi.

104. Başbakan danışmanlığını ne karşılığında( maaş ve benzeri) yapıyorsunuz? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Başbakan danışmanı veya herhangi bir kamu kurum veya kuruluşunda devlet memuru olmadığımdan dolayı bir maaş almadığım gibi harcırah, ödeme vs. de almıyorum. Parti tarafından görevli olarak yaptığım vazifelerle ilgili yaptığım masraflar ise, yapılan harcamayı gösteren belge ibrazı karşılığı Parti tarafından ödenmektedir. Bunun dışında herhangi bir maaş, yada farklı adlar altında ödeme, harcırah vs. söz konusu değildir.

105. ABD ile bağlantınız nedir? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Uzun yıllar işlerim sebebi ile ABD ile pek çok bağlantım ve bir çok tanıdıklarım oldu. Amerikalı firmalarla gerek Amerika’da gerekse Amerika dışında pek çok görüşmem, işbirliğim oldu. Bunun dışında üyesi olduğum Dünya Ekonomik Forumu toplantıları ve onbir senedir yönetim kurulunda bulunduğum Türk-Amerikan İş Konseyi çerçevesinde pek çok Amerikalı ile tanışma fırsatım oldu. Sorunuz CIA ajanı vs. miyim ise, hayır değilim. Hiçbir zaman olmadım, olmaya da niyetim yok. Amerikan vatandaşı olup olmadığımı soruyorsanız, hayır değilim.

106. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Düşünce ve değerlendirmelerim partimizin programında yazılı olanların istikametindedir. Kimimizin Güney Doğu, kimimizin Kürt, kimimizin terör sorunu dediğimiz olay, maalesef Türkiye’nin bir gerçeğidir. AK Parti bu sorunun toplum hayatımızda neden olduğu olumsuzlukların bilinciyle bir politika izlemektedir. Partimizin önceliği bölge halkının mutluluğu, refahı, hak ve özgürlüklerini gözetmektir. Türkiye’nin bütünlüğü ve üniter devlet yapısıyla birlikte, bölgeyi tehdit eden terörün önlenmesinde zaaf yaratmayacak bir şekilde, kalıcı, tüm toplumun duyarlılıklarına saygılı, etkili ve sorunları kökünden çözmeye yönelik bir politika izlenmelidir. Ben insan hakları açısından Kürtlerin azınlık olmadığını, böyle bir konu bile olamayacağını, Kürt kökenli vatandaşlarımızın devlet yönetiminin en üst noktalarına da gelebildiklerini her platformda söyledim, halen de bu düşünceyi savunmaktayım. Bölgedeki kültürel farklılıklar zenginlik olarak kabul edilmelidir. Bölgenin geri kalmışlığından kaynaklanan kimi olumsuzlukların giderilmesi bölgeye dönük özel düzenlemeler yoluyla değil, genel demokratikleşme projesi bağlamında yapılırsa daha etkin olacaktır diye düşünüyorum.

107. Sizce Kürt sorunu nasıl çözülür? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 106

108. Almanya'dan Türkiye'ye dönerken ne gibi hayalleriniz, vizyonlarınız vardı? Bunların ne kadarını gerçekleştirdiniz? Ya gerçekleştiremedikleriniz? Hiç pişman oldunuz mu döndüğünüze? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Almanya’dan Türkiye’ye rahmetli Turgut Özal’ın getirdiği olumlu havadan dolayı dönmüştüm. Yeni bir kalkınma havası, yurt dışında Türk pasaportu taşımaktan gurur duyan, tüm dünyaya mal satmaya uğraşan birçok genç girişimci ortaya çıkmıştı ve “artık eski dönemlere dönmeyiz” diye düşünüyorlardı. Ben de onlardan biriydim. O zamanlar henüz 20’li yaşlarımın sonundaydım.

Ancak eski siyasetçilerin dönmesi ile tekrardan eski kötü alışkanlıklar da başladı. Bu durum Özal’a yapmak istediklerini yapabilecek imkan bırakmadı. Tekrardan başlamak üzere Çankaya’dan inmeden az önce vefat etti ve ne yazık ki tüm kazanımlar bir bir yıkıldı. 90’lı yıllar Türkiye’miz için tam bir kayıp oldu. Deprem sırasında, merkezi sistemin tam çöküşünü en yakından gördüm. Bu hiç işe yaramayan sistem hem kendisi bir şey yapamamakta, hem de yapmaya çalışan sivil topluma engel çıkarmaktaydı. Geri döndüğüm yükselen Türkiye tam tersine her açıdan geriye gitmekteydi. İnsan hakları en başta…

Tayyip Bey’i Belediye Başkanlığı’ndan daha önce tanımış, takdir etmiş ve sevmiştim. Onun lider yapısı ile çok şey değişebileceğine inandım ve bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında gördüm. Ona olan sevgiden yararlanmalıydık. Halkın güveni ve sevgisi o kadar fazlaydı ki, bu düşen trendi ancak o tekrar durdurup ters yöne çevirebilirdi.

Bu inancım aynen devam ediyor. Örneğin Meclis’te son 3,5 senelik AK Parti iktidarında kararlaştırılan 1000’den fazla kanunun 1/3’ünden fazlasının insan haklarıyla birebir alakalı olması benim gerçekleşen hayallerimden en önemlisidir. Tabii ki çoğu daha “kağıt üstünde”, yani daha yapacak çok şey var. Ama bu yolda aldığımız mesafeyi de gözardı edemeyiz.

Hiçbir zaman Türkiye’ye döndüğüm için veya Tayyip Bey’in yanında siyaset içerisinde olduğum için pişman olmadım. Ülkeme döndüğümden beri yakamda Türk bayrağı rozetini gururla taşıyorum. Hiç bir zaman “partizan” olmadım. Her konuya mümkün oldukça objektif bakmaya çalışıyorum ve 4-5 sene önceki Türkiye ile şu anki Türkiye arasındaki farkı görmek bana haz veriyor. Her ne kadar medyamız güzel haberleri verip halkın enerjisine enerji katacağına kötü haber vermeyi adet edinmişse de gerçekte durum bu değil. Artık hiç birşey eskisi gibi olmayacak. İnşAllah biz rahmetli Özal’ın yaptığı yanlışı yapmayıp bizden sonra herşeyin yine eskisi gibi kötüye dönmesini önleyici, kalıcı tedbirleri alabileceğiz. Mühim olan bunu gerçekleştirecek zamanın olması.

109. Soros'a ve onu temsil eden Açık Toplum Enstitülerine yaklaşımınız nedir? Soros ile görüştünüz mü? Görüştüyseniz hangi amaçla? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

George Soros’la birçok sefer görüştüm. Açık Toplum Enstitüsü’nün araştırmalarının çoğunun bizim görüşlerimize yakın olduğunu düşünüyorum. Örneğin Kıbrıs konusunda yaptıkları son araştırmada, bizim ve KKTC’nin istediklerinin hepsini savunduklarını görebilirsiniz. Kıbrıs konusunda bizi ve AB üyeliğimizi, AB başkentlerinde sürekli desteklemektedirler. Aynı şekilde Çeçenistan konusundaki çalışmalarını incelemenizi tavsiye ederim.

Bu kuruluş, “ Türkiye’yi parçalamak amacındaymış vs ” şeklindeki dedikodular hiç bir araştırma yapmaya gerek duymayan komplo teoricilerinin söylemleridir. Kendisi ABD’nin bugünkü dış politikasına karşı çıktığı için bilhassa neo-con’lar tarafından sevilmiyor olabilir. Bu söylentileri yayan bizimkiler de bu şekilde neo-con’larla aynı safta yer almaktadırlar. ( Fırsatınız olursa Soros’un Wall Street Journal’da 17 Ağustos’ta çıkan yazısını okumanızı tavsiye ederim.)

Görüşme amacıma gelince, AK Parti Genel başkan Veri Koordinatörü olarak vazifelerimden biri dünyadaki kanaat önderleri ve yabancı sermayeyi çekebilmek için de önemli iş adamları ile temastır. George Soros her iki kategoriye de girdiği için temas ettiğim kişilerden biridir.

110. Rupert Murdoch'ın sahibi olduğu News Corporation'a TGRT'yi aldırdığınız iddiası için ne diyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Türkiye’ye yabancı sermaye çekmek ve Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yabancılara yardımcı olmak benim baştan beri görev tanımımın içinde yer almaktadır.

Bunun için senelerdir çalışıyorum. Murdoch’la da Türkiye’de yatırım yapması için görüştüğüm doğrudur, ancak yapacağı yatırımın hangi şirket olacağına kendi karar vermiştir.

111. TÜSİAD üyeleri hakkınızda çıkan spekülasyonlardan sonra size sahip çıktılar mı? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Genel Sekreter ve Yönetim Kurulu Başkanı tarafindan TÜSİAD’da benimle ilgili herhangi bir sorunun gündeme gelmediği bildirilmiştir. Ayrıca TÜSİAD Haysiyet Divanı Başkanı Can Paker, basın bunu kendisine sorduğunda bunun “TÜSİAD ile alakalı olmadığını, hükümet ile TÜSİAD’ın arasının bozulmasına çalışıldığını, siyasi yıpratma aracı olduğunu ve TÜSİAD’ın kullanılmak istendiğini” söylemiştir. Anladığım kadarı ile bir gazetenin tamamen uydurmasıdır, zaten gazete hakkında gereken hukuki yola da başvurulmuştur.

112. Wolfowitz ve Wilson gibi kişilerle evlerinde kalacak kadar olan samimiyeti hangi tarihlerde ve nasıl kurdunuz? Bu şahıslarla şu andaki samimiyetinizin ölçüsü nedir? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Bu evlerinde kalma dedikodusunu kimin çıkardığını bilmiyorum. Ben biriyle ne kadar samimi olursam olayım evinde kaldığım yok denecek kadar azdır. Sorduğunuz iki kişi ile de normal bir tanışıklığımız vardır.

113. 2002 yılında Türkiye'nin Başbakanı Ecevit olduğu halde, Davos'a Erdoğan'ın davet edilmesini sizin sağladığınız söyleniyor. Bunu hangi gerekçeyle yaptınız ve nasıl başardınız? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Ben ve ağabeyim çok uzun yıllardır Davos toplantılarını düzenleyen WEF’e (World Economic Forum) üyeyiz. WEF’in hem her yıl Davos’da yaptığı yıllık toplantıya, hem de diğer platformlarına katılmaya çalışırız. Davos her zaman yeni açılımların, yeni akımların ve yeni buluşmaların yeri olmuştur. 2002 toplantısında biz partiyi kuralı yaklaşık 6 ay olmuştu ve tüm Dünya bu yeni yükselen partiyi ve liderini merak ediyordu, bundan dolayı WEF yönetimi zaten davet etmek istiyordu. Ben de kendilerine yardımcı oldum.

114. Ortadoğu'da alevlenen savaşa ilişkin Türkiye'nin yaklaşımını ve taraflardan beklentileri Büyükelçilik yetkililerine aktarmışsınız. Hangi büyükelçiliklerdi bunlar? Nasıl bir yaklaşım ve ne tür beklentilerdi aktardıklarınız? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Benim Türkiye’nin yaklaşımını ve beklentilerini Büyükelçilik yetkililerine aktardığım sadece bir söylentidir. Herhangi bir şekilde Türkiye’nin yaklaşım ve beklentilerini aktarmış olmam söz konusu değildir. Çünkü ne ben Türkiye Cumhuriyeti hükümetini temsil ediyorum, ne de büyükelçiler benim böyle bir temsil yetkim olduğumu zannediyorlar.

Benim büyükelçilerle görüşmem çalışma rutinimdedir. O dönemde uzun süre yurt dışında bulunmam gerektiğinden, büyükelçiler ile görüşmem mecburen aynı güne denk gelmiştir.

İlgilenen Amerikan Dışişleri Bakanlığı Ankara Büyükelçiliği’nin resmi web sayfasına girip, 24 Temmuz 2006’da Büyükelçi Wilson’un bu konuda söylediklerini orjinalinden okuyabilir.

115. Büyükelçiler ile yaptığınız bu görüşmelerin sonucunda ortaya oldukça karışık bir manzara çıktı. Bu konudaki temel sorun neden kaynaklanmıştı. Geriye dönüp de olan bitene baktığınızda Şöyle yapsaydım daha iyi olurdu. dediğiniz oldu mu? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Ortaya çıkan manzaranın karışık olduğunu düşünmüyorum. Bu benim Ankara’daki rutinim. Bundan önceki günler, aylar, senelerde de aynı program, aynı yoğunlukta sık sık yaşanmıştır. Sadece basın benim bu rutinimi geç fark etti. Ben Sayın Genel Başkan’ın bana verdiği görev tanımı çerçevesinde gerektiği durumlarda temas etmem gereken herkesle fikir alış verişinde bulunup, onların bana aktardıklarını özetleyerek Sayın Genel Başkan’a iletmekle yükümlüyüm. Buna Türkiye’deki büyükelçiler de dahildir.

116. 15 Ocak 2004 tarihinde TurkishTime'da yayınlanan söyleşinizde: Amerikalılara sürekli şunu soruyordum: Amerika'ya yatkın, Iraklı bir lider yetiştiremediniz mi on senedir? Böyle bir lider olması gerekiyordu. Halbuki Ahmet Çelebi gibi Amerika'dan gelen değil Irak içinden, Iraklı bir iki lider koymaları gerekirdi. Irak gibi bir yer ancak Iraklılar tarafından idare edilebilir. diyorsunuz. Bu sözlerinizle, Amerika'nın yayılmacı, müdahaleci politikalarını onaylamış, hatta desteklemiş olmuyor musunuz? Bu konuya siz hangi pencereden bakıyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Hayır, tam tersi. Bu sözlerim ile Amerika’nın politikasını onaylamış, hatta desteklemiş olmuyorum. Reel siyaset gereği, eskide olanı bir kenara bırakıp, şu an ne yapılmalı diye düşünmek gerekir. ABD’ye, onların bakış açısından daha iyi bir bakış açısı sunuyor, Irak için de çok daha iyi netice verebilecek bir şey söylüyorum. Söylediğim, Irak’ın Irak’lılar tarafından yönetilmesi gereği idi, yoksa Amerika’dan gelen yöneticiler tarafından değil. Benim hala bugün dahi anlayamadığım nasıl olur da – bırakın dünyayı – sadece ABD olarak vergi veren vatandaşınızın cebinden belki 500 milyar dolarlık bir Irak savaşı yapacaksınız ve savaşı askeri anlamda kazandıktan sonra ne yapacağınızı, ülkeyi nasıl, kimle yöneteceğinizi bilmeyecek, planlamayacaksınız? Şimdi ben bunu sorduğum için ABD planını uygun mu görmüş oluyorum?

Evet ben 1 Mart tezkeresinin geçmesini arzuladım; Çünkü öncelikle memleketimizi düşündüm. Şu anda bana “gördün mü, ya geçseydi yanmıştık” diyenlere karşı da, şunları söylüyorum: Belki haklısınız ancak geçseydi ne olabileceğini, sağlayacağı maddi avantajları kim nereden biliyor? Çok daha önemli şeyler vardı: Şu anda bizim askerimiz Kuzey Irak’ta geniş bir emniyet şeridini kontrol ediyor olacaktı. Acaba PKK bu şekilde gelişebilir miydi? Kürt tarafı Irak’ta bu kadar önemli rol oynayabilir miydi? Şu an vesveseye gerek yok. Ama bu geride kaldı, şimdi bize düşen önümüze bakmak.

117. Sizi, başbakandan rol çalmak, başını belaya sokmak ve kriz çözmek yerine kriz çıkarmakla suçluyorlar. Ne diyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

J ! Çok hoş! Benim ne yapıp ne yapmadığım sadece basında çıkanlarla sınırlı değil. Bunları ben biliyorum, Sayın Başbakan biliyor. Bilmesi gerekenler biliyor. Bu da bana yeter. Üstelik basında çıkanların da ne kadarı gerçek? Zaten gerçekler yazılmadığı için bu kadar dava açıyorum, şu anda da sizlere bilgi vermeye çalışıyorum.

118. Türkiye için neler yaptınız ve daha neler yapmak istiyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Neler yaptım? Ülkem için elimden geldiği kadarını yaptım. Belki birgün tarih yazar. Doğru yazması için uğraşacağımdan emin olabilirsiniz!

Hedefim bu ülkenin her geçen gün daha yaşanabilir bir hale gelmesi, her türlü özgürlük ve her türlü hakkın olduğu, hiçbir korkunun olmadığı bir ülke olmasıdır. Bunun dışında siyaset arenasında kendime şahsi bir hedef koymadım.

“İnsan hakları” dendiğinde komünist olmanıza gerek yok, başörtüsü dediğinizde şeriat gelmez, Kürtçe dediğinizde memleket bölünmez. Biraz kendimize güvenirsek bizim korkularımıza hiç gerek olmadığını, aslında başkalarının bizden korkmaları gerektiğini göreceğiz.

119. PKK'yı desteklediğiniz iddiaları hakkında ne diyorsunuz? Nereden çıkıyor bu söylentiler? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Bu bana ailemin bir kısmının (Babaannem ve bir koldan büyükbabam) kökeninden dolayı vurulan bir damgadan başka bir şey değil. Başka hiçbir tutanakları yok bu iftira atanların. Olsa şu ana kadar ortaya çıkmıştı zaten. Tek söylenen Babaannemin eski bir Kürt ailesine mensup olması ve bu ailenin bazı mensuplarının bundan yüz küsür sene önce devlete baş kaldırmış olmaları. Dedemin ise Said-i Nursi ile dost olması ve kızlarından birinin (yani halamın) meşhur Musa Anter ile evlenmiş olması.


Ancak şunları yazmıyorlar: Diğer kızını bir Binbaşı olan Remzi Yılmaz’a vermiş, oğluna (yani babama) Rumeli göçmeni İbrahim Uzel’in kızını almış, Necip Fazıl ile birlikte milliyetçi Büyük Doğu Cemiyeti’nin kurucusu olmuş. Bu gerçekler acaba niye görülmek istenmiyor. Bir de Kürt Teali Cemiyeti’nden bahsediliyor. Halbuki benim bildiğim rahmetli dedem Kürt Teali Cemiyeti kurucusu değil, Kürt Hevi Cemiyeti’nin kurucusudur. Kurucusu olduğu Cemiyet Cumhuriyet döneminde resmi izinle kurulmuş İstanbul’daki Kürt talebeleri destekleyen bir cemiyettir. Hatta bu cemiyet o zamanlarda Kürt talebelere el atan Bolşevizm karşıtı olarak çalışmış. Bunu dahi yanlış yazıp yayıyorlar! Kaldı ki dedem dindar bir insandı ve dinimizde ırkçılığa dayalı milliyetçilik anlayışının olmadığını herkes gibi elbet dinimizi çok iyi bildiği eserlerinden anlaşılan dedemin kendisi de biliyordu.

Benim hakkımda söylenen bir başka husus daha var, o da şirketlerimde Kürt Teali Cemiyet Başkan ve üyelerinin torunlarını çalıştırdığım. Bu konuda da söyleyeceğim var!

1) Bu bir yalandır, değil diyenler iddialarını ispat etsinler!

2) Bir an bu iftirayı doğru kabul edin. Farz edinki katil bir kişi var. Şimdi onun soyundan gelenlere, torununada mı iş vermemek lazım? Yazık ki, modern Türkiyemiz’de hala bu anlayışta kimseler var.

Biz şu Cuneyd Zapsu’yu nasıl PKK ile ilişkilendiririz diye bir şeyler bulmaya çalışıyorlar. Fakat ortada bulunan bir şey yok, çünkü olmayan bir şeyi arıyorlar.

Bırakın bana, aileme karşı atılan tüm iftiralara karşı da dava açtım. Üzüldüğüm, zaten büyük yük altında olan Türk adaletinin benim yüzümden daha fazla meşgul olması. Ancak bu gibi iftira ve asılsız iddialar karşısında suskunluğum yanlış yorumlandı, bu konuda bir zayım yanım var sanarak daha da fazla üstüme geldiler. O kadar ileri gidildi ki bunlara inanarak “bu Cuneyd Zapsu zararlı biri, bunu yok edelim” diye düşünenler dahi çıktı.

120. Etnik kökeninizin sizin hakkınızdaki suçlamalarda tetikleyici etki yaptığını düşünüyor musunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 119

121. Eşinizin başı açık namaz kılması ve bu konu hakkında çıkan tartışmalar için ne düşünüyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Ben bunun yerleşik din anlayışımıza, örf ve adetlerimize uygun olmadığı kanaatindeyim. Ancak kendisine “yap- yapma”şeklinde telkinde bulunmam. Ne yapacağını kendisi bilir. Ben kızlarıma da ne örtün ne de açıl derim. Doğru bildiğimi anlatmaya çalışırım ama karar kendilerinindir. Nasıl ki başörtülü bir kızımızın okuma hakkının elinden alınması insan hakkı ihlalidir, başörtüsüz birinin de ibadet hakkı olmalıdır. Ancak hak başkasının hakkına tecavüz edildiği an, hak değildir. O da ayrı bir mevzu.

Bugün bunu cevaplarken bir hadiseyi hatırladım. Partimizin bir İl Yönetim Kurulu üyesi (başı örtülü olmayan genç bir hanım) tanımadığı biri tarafından eleştirildiydi. “Önce başını ört, bu ne hal” diye. İşin üzücü yanı hanım kendi baş örtüsü takmadığı halde, başörtülülerin hakları için birçok başörtülüden daha fazla uğraşıyordu. Bu tür tavırlarda bulunanların başörtülü kızlarımızın okullarda başörtülerini zorla çıkaranlardan hiç bir farkı yoktur. Toplumumuzun bunun farkına varması lazımdır. Başörtülü kızlarımız başörtüsüzlerin hakkını, başörtüsüzlerin de başörtülülerin hakkını koruması gereklidir.

122. Amerikada,Türk basınında çok tartışılan Bu adamdan faydalanın… sözlerinizle gerçekte neyi kastetmiştiniz? Durum basında yansıtıldığı gibi midir? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Sayın Dişli ve ben, Amerikalı Ak Parti muhaliflerine hitap etmek için söz konusu toplantıya katıldık. Toplantının hiç usulü olmadığı halde, biz bu toplantıyı Türk gazetecilere açtık ki kapalı kapılar ardında ne konuşulduğunu duysunlar. Orada bulunan Türk gazetecilerin aksine Amerikalılar kastettiğim “faydalanmak” fiilinin gerçek anlamının bazı Türk gazetecilerin yorumladığı gibi “manipüle” etmek olmadığını, burada “kullanmak” fiilinin “iletişim kanalı olarak kullanmak” manasında ve de kendi şahsi kredibilitesini verdiği mesaja katabilen bir kanal olarak kullanılmak manasında olduğunu anladılar. Durum hiçbir şekilde basında yansıtıldığı gibi değildir. Zaten bu konu ile ilgili olarak hakkımda “Türkiye Cumhuriyeti ve Başbakanı’nı aşağıladığım” için suç duyurusunda bulunulmuş, Şişli Başsavcılığı 18.07.2006 tarihinde gördüğü belgelerden sonra takipsizlik kararı vermiştir. ( Karar No : 2006/950 )

123. ABD ile olan bağlantılarınız şekli ve boyutu konusunda okuyucularımızı aydınlatır mısınız? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 105

124. Babaanneniz Hidayet Zapsu'nun yaşadığı sürede Türkler aleyhine konuştuğu ve Kürt isyanlarının baş aktörü olan Bedirhan aşiretine mensup olduğu; halanızın Musa Anter'in eşi olması ve dedelerinizin Şeyh Sait ile akraba olduğu hakkında çeşitli söylentiler atılıyor ortaya. Ayrıca, şirketlerinizde Kürt Teali Cemiyeti'nin başkan ve mensuplarının torunlarının yönetici olarak görev yaptıkları iddia ediliyor….Ne diyorsunuz bu söylentiler karşısında?( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Rahmetli babaannemi çok iyi hatırlıyorum ve bir kez dahi Türkler aleyhine konuştuğuna şahit olmadım. Zaten, böyle birşey olmasına da imkan yoktur. Çünkü, en basitinden gelini Rumeli Türk’üydü. Diğer bir kızını da Anadolulu bir Türk subayı ile evlendirdi. Sadece bu örnek bile kendisinin Kürtçülük gibi bir çekişme, mücadele, tavır içinde bulunmadığını gösterir. Kaldı ki birisinin sizin ifadenizle “ Türkler aleyhinde konuşması” gibi bir tavır, sadece o noktada kalmaz, aynı zamanda güzel ülkemize, milletimize, onun değerlerine, tarihine, bayrağımıza karşı olmayı da ifade eder. Bunlar ise bizim ailemizin bu günü için de dünü için de söz konusu bile olamaz. Bundan dolayı aslı olmayan ve bizi gerçekten yaralayan bu sözlerin, bizleri ve ailemizi tanımayanlar tarafından ortaya atıldığına inanıyoruz.

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 119

125. Demokrasiye verdiğiniz önemi biliyoruz... Sizce, Gaziantepte şehit babasının cenazede yaptıgı konuşmadan dolayı verilen 11 aylık ceza alması demokrasiye aykırı bir şey değil midir? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Bu konuya iki açıdan bakıyorum: Vicdani ve Hukuki. Vicdani açıdan hakikaten üzücü. Acılı bir babanın sözleri bu şekilde cezalandırılmamalıydı. Onun içinde bulunduğu psikolojiyi anlamaya çalışmalı, kendimizi bu zor konuda bile, bu yanlış sözler karşısında bile, bundan dolayı hoşgörülü olmaya zorlamalıyız. Hukuki açıdan ise mahkeme heyeti kararını vermiş, üzerine bir yorum yapmam doğru olmaz.

126. Yahudi lobisi için çalıştığınız iddialarına nasıl bir cevap vermek istersiniz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Neye istinaden bu iftirayı atıyorlar bilemiyorum. O yüzden cevap da veremeyeceğim. Sayın Başbakan’la birlikte bazı Yahudi kuruluşlarını ziyaret etmemizden dolayı mı acaba? Dediğim gibi bilemiyorum… Ancak, ben Türkiye’nin güzel ülkemin dışında dışında hiçbir memleketin lobisini yapmadım, yapmam.

127. PKK hakkında ne düşünüyorsunuz? PKK'yı bir terörist örgüt olarak kınadınız mı? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Tabii ki PKK bir terör örgütüdür ve Kürtler için büyük bir şanssızlıktır: Ama bir soru sorayım, bu örgütün terör örgütü olduğunu kabul ettiğini göstermek için ulusumuzun her bireyinin teker teket bu terörist örgütü kınaması mı gerekir? Olay ortada, yaptıkları ve amaçları ortada.

Bkz. Madde 116 ve Madde 119

1 Mart tezkeresinin geçmesine çalıştığım için de suçlanıyorum. PKK yanlısı biri hiç bunun için çalışır mıydı? PKK’nın tezkere zamanındaki tutumunu lütfen bir hatırlayın.

128. ABD'nin Büyük Ortadağu Projesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye'nin bu projedeki yeri nedir? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Bence önce ABD’nin kendisinin bir karar vermesi lazım. Kendileri BOP ( Büyük Ortadoğu Projesi ) hakkında ne düşünüyorlar? Hala iki sene önceki Sea Island kararlarını hayata geçirmek istiyorlar mı? Bence bazılarında kafa karışıklığı var.

Bölgenin demokratikleşmesinde biz çok büyük rol oynayabiliriz, yeter ki herkes bunu hakikaten istesin.

129. AB'ye girmenin Türkiye'ye ne gibi faydaları olacağını düşünüyorsunuz? AB'nin ulusal birlik ve bütünlüğümüz için bir tehdit oluşturduğu yönündeki düşüncelerde de gerçeklik payı olabilir mi sizce? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Bence çok önemli bir soru sormuşsunuz, mümkün olduğu kadar kısa anlatmaya çalışacağım.

AB bizim kendimiz için, toplumumuzun yararı için koyduğumuz bir çıtadır. İnsan hakları açısından ve ekonomik gelişme açısından konan bir çıta. Ben insan hakları olmadan sağlanmış gibi gözüken ekonomik refahın sıhhatli ve kalıcı gelişme olduğuna inanmıyorum. Biri diğerini getiriyor ve bence bu döngüde önce insan hakları gelmelidir. İnsan hakları sadece kimseye dokunmama, işkence olmaması vs. değildir. Şeffaflıktır, haksız rekabetin önlenmesidir, iş hakkı, eğitim hakkıdır. Bunlar tamamlandığında ekonomi, hele Türkiye’miz gibi dinamik bir yapıya sahip olan bir ülkede kendiliğinden gelişir.

Evet, hedef AB seviyesidir; çünkü şu anda bize daha uygun bir model gözükmemektedir. Bildiğiniz gibi bu seviyeye ulaşabilmemiz için de bir süreç başlamıştır. Kimine göre 5 kimine göre 10 sene sürebilecek bir süreç. Bu zaman sonunda bu seviyeye geldiğimizi farz etsek bile işler yine bitmiş olmuyor. Önce AB ülkelerinin hepsi buna “tamam” demeleri gerekiyor.

Ama hiç üzerinde durulmayan, unutulan birşey daha var: Biz o zaman ister miyiz? O zaman gelsin, halkımız buna karar verir, o yüzden ulusal birlik ve bütünlüğümüz için tehdit mi değil mi o zaman, o günün şartlarında düşünelim. Şu an korkulacak bir şey olduğunu hiç sanmıyorum. Aksine şu an atılan adımlar neticesinde kişi başına gelirimiz artmaktadır. Zengin ve refah düzeyi yüksek ülkelerin ulusal birlik ve bütünlüğü fakir ülkelerinkine göre daha az tehlikedir diye düşünüyorum!

130. DTP'li belediye başkanları hakkında ne düşünüyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

DTP Anayasanın öngördüğü çerçevede kurulmuş ve çalışan bir partidir. Nitekim merkezi yönetim, bu tip belediyelere hiçbir ayrım yapmadan, yardımlarını yapmaktadır Ancak DTP’li Belediye Başkanları bu çerçevenin ve hukuk düzeninin dışına taşan eylemlere girmemelidir. Bu tür eylemler hem kendilerini seçenlere hemde diğer vatandaşlarımıza zarar verir. Bu ise sonuçta ülkemizin zararınadır.

131. Gelecek seçimlerde milletvekili adayı olmayı düşünüyor musunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Şu an için düşünmüyorum. Hiyerarşik pozizyonlara, rutin mesai düzenine ruhen uzağım. Ancak bugünden bir sene sonrasına kesin karar vermek, kendimi kendi sözlerimle bağlamak da istemiyorum.

132. Güneydoğu Anadolu ile ilgili bir rapor hazırladınız mı? Yanıtınız evet ise bu bu rapor ne doğrultudaydı. ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Cevabım “hayır”.

133. Her sene ne kadar vergi verdiniz?5 yıl önceki mal beyanınız varmı? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Dört yıldır iş hayatından uzak olduğum, şirketteki hisselerimi sattığım ve gelirim de bu satış bedelinden olduğu için beyana tabii gelir getirecek bir faaliyetim olmamıştır.

Mal beyanım var.

134. MHP lilerin milliyetçi ideolojilerininin teorisyenlerinden Seyit Ahmet Arvasi sizin neyiniz oluyor? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Kendisi baba tarafından uzak bir akrabamdır.

135. Kiliselere destek olduğunuz, bir nevi misyonerlik yaptığınız iddiaları karşısında ne diyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Bu da mesnetsiz ve çirkin bir iddiadır. Ben inacını yaşamak isteyen herkese olabildiğim kadar destek olurum. Kilise açmak isteyen Hristiyana da, havrasını tamir etmek isteyen Museviye de, camii yapmak isteyen Müslümana da. Ben inançlı, imanlı müslüman bir aileden geliyorum. Çocuklarıma da Allah sevgisi vermeye çalıştım. Korkudan çok sevginin önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer misyonerlik yapacak olsam, bu ancak İslamın misyonerliği olabilir.

136. Herhangi bir tarikate yakınlığınız var mı? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Tarikat mensubu muyum diye soruyorsanız hayır değilim, ama çoğumuz gibi iki büyük Türk mutasavvıfının, Yunus ve Mevlana’nın aşığıyım…

137. Doğu ve Güneydoğu’ daki mağazalara sahip olduğunuzda bölgede üretilen malları almadığı iddialarına ne diyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Böyle biri durum olmadı, yani Doğu ve Güneydoğu’da mağaza sahibi olmadım. BİM’den biliyorsunuz ayrılalı seneler oluyor. O tarihlerde BİM’in Doğu ve Güneydoğu’da mağazası yoktu. BİM’in şimdi ne yaptığını bilmiyorum, lütfen kendilerine sorunuz.

Bununla birlikte bu kadar absürt bir iddia duymadım. Böyle şey mi olur? Tam tersi bölge ürünlerini desteklemek gerekir. Onları ulusal düzeyde satmak bilahare ihracatına çalışmak gerekir diye düşünüyorum.

138. Size, basın tarafından bugüne kadar hiç sorulmayan ama sizin mutlaka sorulması gerekirdi diye düşündüğünüz bir soru var mı? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Bu e-postada kamuoyunu ilgilendirecek benim hakkımda sorulabilecek tüm soruların sorulduğunu zannediyorum.

139. Sizce Cüneyd Zapsu kimdir? Siyasi anlamda tam olarak AKP’deki göreviniz nedir? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Cuneyd Zapsu, sevdiği, saydığı ve güvendiği birine üstlenmiş olduğu zor bir görevde yurtdışında ve iş dünyasında edinmiş olduğu tecrübe ve ilişkilerle yardımcı olmaya çalışan biridir. Bunu yapmasına sebep çok sevdiği memleketinde insanların korkusuzca, refah içinde yaşayabilmesini sağlamaktır.

AK Parti kurucularındanım, baştan beri de MKYK üyesiyim, ayrıca “Genel Başkanın Özel Asistanı, Veri Koordinatörü ve Müşaviri”yim.

140. Geçmişte hangi şirketlerin sahibi, hissedarı gibi bir pozisyonda yer aldınız? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Firma Ortaklıktan Ayrılış

BİM 20.05.2000


Balsu Gıda 22.09.2002

Teksu Ticaret 22.09.2002

Azizler Holding 15.11.2002

Teksu Dağıtım 15.11.2002

Balsu Marketing 15.11.2002

Balsu Sigorta Hizmetleri 15.11.2002

Balsu Çikolata 15.11.2002

Lezziks A.Ş. 19.03.2003

GMD Holding 20.03.2003

Nimet Gıda 20.03.2003

Ahsen 20.03.2003

Sağlıklı Gıda Ürünleri 20.03.2003

For You Limited 10.07.2003

Lezziks Ltd 04.08.2003

141. Şu anda ticari anlamda hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Ticari anlamda herhangi bir faaliyet yürütmüyorum.

142. Sahibi veya hissedarı olduğunuz ticari kuruluşlar hangileri? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Herhangi bir ticari kuruluşun hissedarı ve/veya sahibi değilim.

143. Yurtiçi ve yurtdışında üye olduğunuz sivil toplum kuruluşları hangileri? Bunlarda ne tür görevler üstleniyorsunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

-Alman Liseliler Derneği (ALD), İstanbul, Türkiye,Üye

-Alman-Türk Endüstri ve Ticaret Odası (AHK), İstanbul, Türkiye, Üye

-Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD), İstanbul, Türkiye, Üye

-World Economic Forum (WEF), Davos, İsviçre,Üye

-Uluslararası Kabuklu Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi (INC), İspanya, Başkan

-Türk Amerikan İş Konseyi (TAIK), İstanbul-Türkiye, Yönetim Kurulu Üyesi

-Türk Ekonomik ve Sosyal Etüd Vakfı (TESEV), İstanbul- Türkiye, Yüksek Danışma Konseyi Üyesi

144. ABD’li For You mağazalar zincirlerinin isim hakkını aldınız. Şu anda Türkiye’de kaç tane For You mağazası var? Yıllık ticaret hacmi ne kadar? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Öncelikle For You diye bir Amerikalı mağazalar zinciri yoktur, dolayısıyla böyle bir şirketin isim hakkını almam da söz konusu olamaz.

Ayrıca, For You’dan 10.07.2003 senesinde ayrıldım. Bu sebeple ticaret hacmi veya mağaza sayısı gibi konuları bana değil, şirkete sormanız gerekir.

145. For You mağazaları ile ilgili olarak kısa, orta ve uzun vadede planlarınız neler? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 144

146. Türkiye’de ABD ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi zincir eczaneler açılması konusunda bazı çalışmalar olduğu ve bunun sizin For You mağazalarınızın olması dolayısıyla hız kazandığı yönünde iddialar var. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Sorunuzun ilk kısmı için bkz. Madde 144

Zincir eczaneler açılması konusunda yapılan çalışmalarla ilgim olmadığı gibi konu hakkında da hiçbir bilgim de yoktur.

147. Balsu yine sizin sahip olduğunuz şirketlerden biri. Bu şirketinizin ticari faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Balsu benim eskiden ortak olduğum şirketlerden biriydi. 22.09.2002 tarihinde şirketteki hisselerimi ağabeyime devrederek şirketten ayrıldım. Şirketin faaliyetleri hakkında bilgi için lütfen şirkete müracaat ediniz.

148. TÜSİAD üyeliğinizin sona erdirilmesi konusunda bazı tartışmalar yapıldı. Bu konudaki gelişmeleri anlatır mısınız? Son durum nedir? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 111

149. Siyasete girdiğiniz için pişman mısınız? Siyaseti bırakmanız söz konusu olur mu? Evet yada hayır ise neden? Bütün bunları bırakıp sadece ticari faaliyetlerinize odaklanmayı düşünüyor musunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 100

150. Siyasi kimliğiniz ticari faaliyetlerinizi nasıl etkiliyor? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Benim Parti kuruluşundan kısa bir süre sonrası itibariyle herhangi bir ticari faaliyetim kalmadığı için olmayan ticari faaliyetlerimin siyasi kimliğimden etkilenmesi de söz konusu olamaz.

151. Neden genel seçimlerde milletvekilliği için aday olmadınız? ( Hülya Güler / Ekonomist )

“Cuneyd Zapsu, sevdiği, saydığı ve güvndiği birine üstlenmiş olduğu zor bir görevde yurtdışında ve iş dünyasında edinmiş olduğu tecrübeyle yardımcı olmaya çalışan biridir”. Bunun dışında kendime başka bir vazife yüklemedim.

152. Türkiye’de hakkınızda ortaya atılan iddialar yurtdışı siyasi ve ticari ilişkilerinizi nasıl etkiliyor? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Siyasi ilişkilerim konusunda yurt dışındaki muhataplarım iddiaların asılsızlığını daha rahat anlayabiliyorlar.

Benim Parti kuruluşundan kısa bir süre sonrası itibariyle herhangi bir ticari ilişkim olmadığı için burada etkilenen herhangi bir husus yok.

153. Sizce Türkiye’de çok tartışılan bir isim olmanızın Türkiye’nin menfaatleri açısından nasıl sonuçları ortaya çıkıyor. Bundan dolayı bir sorumluluk duyuyor musunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Eğer sorunuz “ siz tartışmalı bir isimsiniz. Türkiye’nin menfaatlerine ters düşüyorsunuz, bundan dolayı sorumluluk duyuyor musunuz?” ise, cevabım şudur:

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 117 ve Madde 152

Türkiye’nin menfaatlerinin korunması konusunda çok büyük sorumluluk duyuyorum. Benim çalışmamdan dolayı Türkiye’nin menfaatine ters bir hadise olmuş ise bu en çok beni üzer, ama bunun ne olduğunu da birilerinin ortaya koyması lazım değil mi?

154. Son olarak bazı büyükelçiler ile yaptığınız görüşmeler gibi kimi önemli ve özel görüşmelerde aktif olarak yer almanızın başka ülkelerde bir karşılığı var mı? Diplomaside örneğin ABD yada İngiltere’de bu rolü üstlenen bir kimlik varmı? ( Hülya Güler / Ekonomist )

İleri demokrasiyi yaşayan tüm güçlü ülkelerde bahsettiğiniz “rolü” üstlenen, yani ‘arka kapı diplomasisi’ olan ve bu şekilde süreç hızlandıran bir değil, pek çok kişi vardır. Sadece demokrasinin tam oturmamış olduğu ülkelerde böyle bir şey olmamaktadır. Misalen dikta rejimlerinde ülkelerin büyükelçilerinin görüştükleri kişiler devletçe belirlenir. Aşağıdaki cümle bu son olaydan sonra çok önemli bir ülkenin Büyüelçisi tarafından bana yazılmıştır: “Hepimizin anlatması lazım ki, tüm ileri demokrasilerde kendi adamlarını kullanmak Başbakanların hakkı ve huyudur, ayrıca bunun yapılması devlete zarar vermez, aksine fayda sağlar.”

155. Sizinle ilgili genel olarak özellikle ABD’de çok iyi ilişkileriniz, kontaklarınız olduğu söylendi. Türkiye’de de çeşitli cemaatler ile çok iyi ilişkileriniz olduğu konusu gündeme geldi. Bu kadar iyi ilişkiler, kontaklar kurmayı başarabilmiş bir insan olarak Türk medyasıyla ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Medya ilişkileri yönetiminde başarılı/başarısız olduğunuz konusunda ne düşünüyorsunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Partimiz seçimi kazandığından beri yazılı basın ve görsel medyaya fazla çıkmamış olmamın basınla ilişkimin çok iyi olmadığına dair bir izlenim yarattığına inanıyorum. Biliyorsunuz geçtiğimiz 4 sene içerisinde günlük gazetelerimizde sadece Nuriye Akman Hanımefendi’ye bir röportaj verdim, Sayın Fatih Altaylı ile Teke Tek’e çıktım bir de en son CNN Türk’de üç gazetecinin fındık konusundaki sorularını cevapladım. Vazifemin kamuoyuna degil, Tayyip Bey’e bilgi vermek olduğunu düşündüğüm için bu şekilde davrandım.

Ancak hakkımda komplo teorileri çıkmaya başladığında “bunlar geçer, hiç muhattap olmayayım” diye cevap vermedim. Fakat bu zayıflık olarak algılandı ve söylentileri çıkaranlar işi hayal güçleriyle orantılı olarak iyice abarttılar ve sonunda bugünkü duruma geldik. Belki de geçmişte kendimi daha fazla ifade etmem gerekirdi diye düşünüyorum.

156. Büyükelçilerle görüşmeniz konusunda çelişkili açıklamalar oldu. Sayın Başbakan'ın "Bilgim dışında" dediği gün sizin "Patrona bilgi vereceğim" yönünde demeciniz çıktı. Sayın Başbakan'dan bu konuda size bir uyarı oldu mu? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Hayır, bana bu konuda herhangi bir uyarısı olmadı. Kendisinin başta “haberim yoktu” demesi benim normal günlük programımı çok özel durumlar haricinde Sayın Başbakan’a önceden bildirmememden kaynaklanmaktadır. Kendisi benim her gün nerede olduğumu, kiminle görüştüğümü doğal olarak bilemeyebilir. Ancak sonradan bir sohbetinde dile getirdigi gibi bu tip görüşmeler benim görevim dahilindedir. Ben büyükelçilerle görüşerek, onların düşündüklerini, onların gözünden güncel olayları toplayıp gerektiğinde Sayın Başbakan’a aktarıyorum. Kaldı ki bu benim ilk görüşmem değildi. Büyükelçiler ile devamlı olarak Ankara veya İstanbul’da bir araya gelmekteyim. Aynı gün 1 değil 3 ya da 5 büyükelçi ile görüşmem olağanüstü bir durum değildir.

157. Büyükelçilerle görüşmelerinizin çerçevesini anlatabilir misiniz? Yani büyükelçilerle görüşmelerinizde neleri soruyorsunuz, onlardan ne tür mesajlar alıyorsunuz, onlar ağırlıklı olarak size neler soruyor? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet

Ben görev tanımım kapsamında Ankara’ya geldiğimden beri farklı çevrelerden pek çok kişiyle bir araya geliyorum. Toplumun her kesitinden insanlarla görüşüyorum. Bunlar gazeteciler, büyükelçiler, bürokratlar, yabancı siyasetçiler, iş dünyası ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri dahil toplumun her kesiminden insanlardır. Burada amaç, günlük olan olaylar hakkında istişare ve bu olaylar üzerine kendilerinin perspektiflerini öğrenebilmektir.

Büyükelçiler de bazen kendi ülkeleri, kendi vatandaşlarının ortak olduğu şirketler ile alakalı Türkiye’de herhangi bir sıkıntı, problem olduğunda bunu bana iletiyorlar. Ben de bu problemlerin çözümünde yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu gibi problemlerin çözülmesi aynı zamanda ülkemizin de yararınadır.

Son olarak Amerikan Büyükelçisi’nin bu konuda verdiği cevap Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın web sayfasında aynen aşağıda olduğu gibi halen durmaktadır, herkese açıktır:

“Soru : Cuneyd Zapsu ile görüştüğünüz bildirildi. Görüşmeyi kim istedi? Ne görüştünüz? Yasın Kadı’yı görüştünüz mü?

ABD Büyükelçisi : Cuneyd Zapsu bir dostumdur. Bu ülkedeki göreve geldiğim 6-7 aydır zaman zaman gördüğüm biridir. Bu memleketteki konuların nasıl gözüktüğünü daha iyi anlayabilmek, etkili insanların nabzını hissetmek için kendisiyle düzenli bir şekilde görüşmeye çalışıyorum. Bu son görüşmemizin kim tarafından istendiğini hakikaten hatırlamıyorum, ancak bu önemli de değil. Onunla görüşebilmekten memnuniyet duyuyorum. Hatırladığım kadarıyla birkaç haftadır zaten buluşmaya çalışıyorduk ve bahsettiğiniz günde buluştuk. Birçok konu hakkında görüştük. Bu konuları açıklamak benim vazifem değildir. Onun Türk hükümetinin bir temsilcisi olmadığını tabii ki biliyorum ve onunla görüşmelerim de zaten bu anlayışla olmuyor. Türk hükümetiyle El Kadı konusu gibi konuşmam gereken şeyleri tabiiki hükümetle konuşuyorum...”

158. Sizin bu görüşmelerle amaçladığınız nedir? Genel başkan danışmanı olarak AKP ile yabancı devletler arasında bir kanal mı oluşturuyorsunuz? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

İşlerin biraz daha hızlanmasını amaçlıyoruz. Evet, parti ile yabancı devletler arasında benim bu görüşmelerim nedeni ile bir kanal oluşuyor. AK Parti Genel Başkanı yabancı devletlerin düşüncelerini direk ve çabuk bir şekilde duyabiliyor. Bunun da hem işlerin hızlanması hem de tarafların birbirinin düşüncelerini daha iyi anlama açısından faydalı olduğuna inanıyor ve bu faydaları günlük hayatımızda görüyoruz.

159. Bu görüşmelerinizin parti ve ülke açısından nasıl yararlar sağladığını düşünüyorsunuz? Bu çerçevede tespit ettiğiniz somut sonuçlar var mı? Hatırınızda olan örnekler nelerdir? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Bu görüşmelerin parti ve ülke açısından bir çok somut sonuçlarını görebiliyoruz. Türkiye’de yatırım yapmak isteyen yabancıların önündeki gereksiz engellerin kaldırılmasından tutun, en basit gibi gözüken, Antalya’da yapılmak istenen ama bir türlü izin alınamayan, Türkiye’nin büyük tanıtımını yapacak olan TV gösterisi için izinlerin alınmasına, eğitim alanında önümüzdeki günlerde herkesin sevineceği ilerlemelere, pek çok büyük organizasyonun Türkiye’de yapılmasının sağlanmasına, AK Parti’nin diğer partilerle olan dış ilişkilerinin güçlenmesine kadar bir çok örneği sayabilirim.

Ayrıca bkz. Madde 154

160. Şimdiye kadar siyasette gördüğümüz kişilerden çok farklı bir portre çiziyorsunuz. Bir taraftan büyük bir tüccarsınız, diğer taraftan önemli yabancı bağlantılarınız var, yurt dışında ve yurt içinde güçlü diplomatik temaslara girebiliyorsunuz. Siyasette kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Bakan olmadığınız halde bakanlardan güçlü olduğunuz doğru mu? Bu gücünüzü siz neye bağlıyorsunuz? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Öncelikle 2002 senesinden beri ne küçük ne de “büyük bir tacir” değilim. Parti kurulduktan sonra ilgili olduğum şirketlerin yönetimlerden istifa ederek hisselerimi devrettim.

Bakan olmadığım halde bakanlardan güçlü olduğum yorumuna katılmıyorum. Ben Sayın Başbakanımız’ın bana verdiği görev tanımı çerçevesinde kendisine destek olmaya çalışıyorum. Belki, direk Sayın Başbakan’la çalışmamdan dolayı böyle intiba oluşmuş olabilir.

Ayrıca bkz. Madde 139

161. Siyaset ve diplomasideki pro-aktifliğinizin zaman zaman Başbakan açısından da sıkıntı yarattığı, hatta ona zarar verdiğini düşünüyor musunuz? Sizinle ilgili olarak AKP içinde bir rahatsızlık gözlemliyor musunuz? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Sayın Başbakan’a fayda yerine zarar verdiğimi düşündüğüm ve/ veya hissettiğim an bu vazifeyi bırakırım.

Siyasette şunu gördüm : Hiç bir şey yapmayıp yerinizde oturduğunuzda hiç problem olmuyor, herkes sizi çok seviyor. Yazdığınız gibi pro aktif hareket ettiğinizde, risk alıp yeni birşeyler yapmaya çalıştığınızda ise pek çok kimse size düşman kesiliyor. Aslında bu bürokraside de aynı.

AK Parti içinde (biliyorsunuz bazıları hep AKP diyor, ben de inadına Yüksek Seçim Kurulu’nda tescil edilmiş kısaltma ismi AK Parti olduğu için partimizi kendi ismiyle anmaya çalışıyorum. Hatırlıyor musunuz Muhammed Ali’ ye inatla Cassius Clay deniyordu ve bu senelerce sürdü; taa ki o kendini tam olarak herkese kanıtlayana kadar. O becerdi, inşAllah biz de becereceğiz ve siz de bize adımızla hitap edeceksiniz.) rahatsızlık olduğu dedikodusunu ben de duyuyorum. Dedikodu diyorum çünkü bir kişi dahi bana gelip yüzüme bir şey demedi. Aslında bunu çok da isterim; medyada çıkanların, temasım olmayıp beni tanımayan partili arkadaşlarımı da rahatsız etmemesine imkan yok.

162. Diplomasideki sıradışı üslubunuzun (Başbakan'ı ABD'de överken dile getirdiğiniz 'Delikten süpürmeyin, kullanın' gibi ifadeleri de dahil olmak üzere) Türkiye Cumhuriyeti devlet geleneğine zarar verdiğiyle ilgili eleştirilere katılıyor musunuz? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Diplomaside sıra dışı üslubumun benim alışıla gelmişten biraz daha hızlı ve direk çalışmamdan kaynakladığına inanıyorum. Bunun Türkiye Cumhuriyeti devlet geleneğine zarar verdiğini düşünmüyorum. Ayrıca ben Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden bir devlet görevlisi sıfatını da taşımıyorum. Bunu da muhatap olduğum insanlar biliyor. Taşımadığım bir sıfatı kullanıp insanları, toplumu aldatmıyorum.

Sorunuzun detayı için bkz. Madde 122 ve Madde 157

163. Ticari faaliyetlerinizi bir kayyıma devretmeyi hiç düşündünüz mü, bundan sonrası için de siyasete, diplomasiye ağırlık verip fiili ticaretten çekilme niyetiniz var mı? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Ticari anlamda herhangi bir faaliyet yürütmüyorum. Herhangi bir ticari kuruluşun hissedarı ve/veya sahibi değilim.

164. Başbakanlık'tan CHP'lilere gönderilen yazılarda kamuda hiçbir kadronuz olmadığı yazıyor. Üstlendiğiniz görevlere rağmen kamuda hiçbir kadronuz yok mu? Bunun, Almanya ve Türkiye'de çifte vatandaşlık taşımanızla ilgili olabileceği söyleniyor. Aynı zamanda Alman vatandaşı olmanız kamuda kadro almanıza engel mi? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Başbakanlık’tan CHP’ye gönderilen yazılar tamamen doğrudur. Çünkü Başbakanlık’ta veya herhangi bir devlet kurumunun kadrosunda olmadığım gibi devlet memuru da değilim. Ben Sayın Başbakanımızın AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla partide atadığı “Özel Asistanı, Veri Koordinatörü ve Müşaviri” yim.

Benim çifte vatandaşlığım her iki ülkenin de izni ile oluşmuştur. Bu şekilde çifte vatandaşlık taşımak kamuda bir görev almak için engel teşkil etmemektedir. “Bu yüzden kamu görevlisi olamıyor veya bu yüzden milletvekili olamıyor” düşüncesi geçerli değildir. Çifte vatandaşlık hakkından yararlanarak devlet kademelerinde görev yapanlar vardır. Bu yasalara aykırılık oluşturmuyorç İstediğim ve uygun gördüğüm taktirde ben de resmi görev alabilirim.

165. Başbakan'a en yakın isimlerden birisiniz ancak en çok eleştiri alan danışmanlar arasında da bulunuyorsunuz. Başbakan size bütün yüklenmelerde sahip çıksa da, kulislere yansıyan bilgilere göre AKP içinden de tepki çekiyorsunuz. Bazı milletvekillerinin başta siz olmak üzere danışmanlara yönelik tepkilerini bizzat Başbakan'a ilettiği biliniyor. Sizce bu tepkilerin nedeni nedir? Bir siyasi tahammülsüzlük mü var? Başbakan'ın yaptığı yanlışlar varsa, bunda katkınız olduğu düşünüldüğü için eleştiriliyor olabilir misiniz? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 161 ve Madde 97

166. AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesisiniz. Sizinle ilgili tartışmalar gözönüne alındığında, 11 Kasım'da yapılması planlanan parti kongresinde siyasi konumunuzda bir değişiklik düşünüyor musunuz? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu konuda takdir yetkisi bana ait olmadığı gibi karar mercii de ben değilim. Ne olacağını hep beraber 11 Kasım günü göreceğiz.

167. Samımıyetınıze guvenıuyorum samımıyetıme guvenın bu arada hakkınızda kı ıllegal orgut bağlantısı ıddıalarınıda yanıtlarsanız evınırım.saygılarımla. ( Adının açıklanmasını istemedi )

Hakkımda siyasete başladığımdan beri pek çok iddia ileri sürüldü. Mossad, CIA ajanı olduğum, PKK’lı olduğum, El Kaideci olduğum vs…Bunların hepsi asılsızdır. Politik amaçlarla üretilen çirkin “dedikodulardan” ibarettir. Bazı bölgelerde PKK’lı olarak gösteriliyorum, bazı yerlerde El Kaide, bazılarında Amerikan ajanı, bu bölge bölge değişiyor. PKK iddiasının çıkmasının tek sebebi babamın babası ve annesinin yani ailemin bir bölümünün Kürt kökenli olmasıdır. İşte hepsi bu! Hiç kimse bana “şunu yaptı veya şu şekilde PKK’ya destek verdi” diyemez. Fakat ne yazık ki her yere bu yalanlar yayılıyor.

Ayrıca bkz.Madde 119

168. TÜSİAD üyeliğiniz ile ilgili bazı duyumlar almaktayız. TÜSİAD üyelerinin bir kısmının sizin üyelikten çıkarılmanızı istediği bunun için de haysiyet divanına başvurmaya hazırlandıkları söyleniyor. Bu konuyla ilgili düşünceleriniz nedir? Bu konunun henüz TÜSİAD Yönetim Kurulu gündemine gelmediği ama önümüzdeki günlerde görüşüleceği belirtiliyor. Görüşlerinizi yazarsanız sevinirim. böyle bir olay gerçekleştiğinde sizin tavrınız ve tepkiniz ne olur? ( Faruk Erdem / Takvim )

Sorunun cevabı için bkz. Madde 111

169. Bu email adresinin ucundaki şahsın Cüneyd Zapsu olduğunu nasıl anlayacağız? Eğer bu emailin ucundaki Cüneyd Zapsu değilse aşağıda email gönderilmiş onca haberci bu emaile soru gönderip yanıt alarak haber yaparsa bu da size çok zarar verebilir. ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Bence bunu anlamanız çok basitti, direk benim ofisime başvurup bu e-mailin doğru olup olmadığı sekreteryadan öğrenilebilirdi? Yine de ciddiye alıp sorularınızı yolladığınız için çok teşekkür ederim, çünkü bazı arkadaşlarımız en basit araştırmayı yapmaya gerek duymadan köşelerinde bu e-posta adresimi yayınlayıp yazım hakkında gayrı ciddi yorumlarda bulundular, adresime birçok virüslü yazıların gelmesine ve cevaplamamın uzun süre almasına sebebiyet verdiler.

170. Haberler genellikle 15 günde yapılmaz. Günlük hatta anlık gelişmeler değerlendirilir ve ilgili, sorumlu, yetkili taraflar aranır, görüşleri, katkıları alınır. Bu durumda sizin 'benim görüşümü almadan' siteminiz tamamen haksız. Çünkü arandığınızda yoksunuz, medya ile iletişime kapalısınız. ( Sadi Özdemir / Hürriyet

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 155

171. Bütün gazeteciler ithamlar ya da suçlamalar ne kadar olumsuz olursa olsun karşı tarafın da görüşünü almak isterler. Dolayısıyla sizin iletişime bu kadar kapalı olmanız en çok da sizi zor durumda bırakıyor. Etik konusunda bizler en az sizler kadar duyarlıyız. Bundan emin olabilirsiniz. İnsanlar size ulaşmak istediğinde yüzyüze ya da telefonla konuşmayı neden tercih etmiyorsunuz? Görüşmeye açık olmanız halinde sizinle geniş bir röportaj yapmaya hazırım. ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 155

Bu tür talepler çok fazla olduğu için bizzat görüşmeyi zaman açısından gerçekleştirmeme imkan yok.

172. Sayın Başbakan'a danışman oldunuz. Neden bakan ya da vekil olmadınız? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 151

173. Şu anda işlerinizin boyutu nedir? Hangi şirketlere sahipsiniz? ( Sadi Özdemir / Hürriyet )

Ticari anlamda herhangi bir faaliyet yürütmüyorum. Herhangi bir ticari kuruluşun hissedarı ve/veya sahibi değilim.

174. Son dönemde çeşitli ülke temsilcileriyle yaptığınız görüşmeler, başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere devletin çeşitli kademelerinde rahatsızlık uyandırdı. Bu görüşmelerden Dışişleri Başkanı ve ilgili birimlerin bilgisi var mıdır? Eğer, basına yansıdığı gibi bu görüşmeleri doğrudan Başbakanın talimatıyla gerçekleştirdiyseniz, Dışişleri Bakanlığı’na bilgi verilmemiş olması sizce Türkiye Türkiye’nin diplomatik ilişkileri bakımından doğru bir tutum mudur? İkili görüşmelerde gündeme gelen konular tutanağa bağlanmış mıdır ve Dışişleri’ne iletilmiş midir? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 157 ve Madde 99

Ayrıca Dışişleri’nin ilgili birimlerinin önceden ve sonradan görüşmeler hakkında bilgisi olup olmadığını tekrar sormanızı tavsiye ederim.

175. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül görüşmelerini sözcüsü aracılığı ile basından takip ettiklerini duyurdu. Sayın Gül ile bu görüşmelerin ardından bir konuşmanız olmuş mudur, Dışişleri Bakanı size yönelik herhangi bir kırgınlığını dile getirmiş midir? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Evet görüştüm, kendisi ile bir kırgınlığımız bulunmamaktadır

176. Başbakanlık Personel Genel Müdürlüğü’nün kayıtlarında “ danışman” olarak gözükmediğiniz halde, Başbakan “ başdanışmanlığı” görevini sadece Tayyip Erdoğan ile olan dostluğunuz çerçevesinde mi yürütüyorsunuz, bu göreviniz nedeniyle Sayın Başbakanın şahsından veya devletin herhangi bir biriminden bu emeğiniz karşılığında bir ücret alıyor musunuz? Başdanışmanlık gibi bir görevi yürütürken MKYK üyesi olduğunuz Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde bile bu göreviniz nedeniyle şahsınıza yönelik eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Sorularınızın cevabı için Bkz Madde 139, Madde 97, Madde 104 ve Madde 164

Ayrıca Başbakan’ın “şahsından” da herhangi bir ücret almamaktayım.

177. Başbakana yakınlığınız ve dostluğunuz dikkate alındığında milletvekili adayı olmamanızın sizin deyiminizle işin “ mutfağında” çalışmak istemenizin özel bir nedeni var mıdır? Almanya yurttaşı olduğunuza ilişkin geçmiş tarihli belgeler hala geçerliliğini koruyor mu, bu yurttaşlığa geçerken Türkiye’de ilgili birimlere bildirimde bulundunuz mu? Milletvekili olmamanızda Alman yurttaşı olmanızın etkili olduğu şeklinde yorumlar var, bunlara katılıyor musunuz? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Sorularınızın cevabı için Bkz Madde 101 ve Madde 164

Kaynak: www.almanlisesi.info

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Kredi derecelendirmesi hakkinda bireysel ögrenme, bankalarin yogun çalismalar oldugunu söylemek mümkün olacaktir yapti. Kendiniz adina çalismak için firsat her türlü erisim bu sorunu incelemek istiyorsaniz, Aiicco sigorta kredi kredi sirketi plc gibi özel bir adres yapmak mümkün kolayca ögrenme sürecinde bireysel kredi notlari. Bir noktada ciddi, bu notlar faydali olacaktir, bankalar size verecektir kredilerin yüzde tadini çikariyor. Yani bu sirket e-posta simdi kredi için geçerlidir: simdi (igein_h_yizevbekhai@admin.in.th) hemen kredi transferi ile devam etmek. Biz% 3 faiz oraniyla kredi veriyor. bireysel krediye her türlü hürmet kovan.

(1) Biz is için kisisel kredi vermek.
(2) Biz proje kredisi vermek.
(3) Biz, ögrenci kredi vermek.
(4) Biz konaklama kredi vermek.
(5) Biz insaat kredi vermek.

Eger kredi geri ödemek sizin seçim süresinde geri ödemek bildigi herhangi bir miktar için hemen basvurun. (igein_h_yizevbekhai@admin.in.th): Bu e-posta oldugunu.

Aiicco sigorta plc.

Unknown dedi ki...

Kredi derecelendirmesi hakkinda bireysel ögrenme, bankalarin yogun çalismalar oldugunu söylemek mümkün olacaktir yapti. Kendiniz adina çalismak için firsat her türlü erisim bu sorunu incelemek istiyorsaniz, Aiicco sigorta kredi kredi sirketi plc gibi özel bir adres yapmak mümkün kolayca ögrenme sürecinde bireysel kredi notlari. Bir noktada ciddi, bu notlar faydali olacaktir, bankalar size verecektir kredilerin yüzde tadini çikariyor. Yani bu sirket e-posta simdi kredi için geçerlidir: simdi (igein_h_yizevbekhai@admin.in.th) hemen kredi transferi ile devam etmek. Biz% 3 faiz oraniyla kredi veriyor. bireysel krediye her türlü hürmet kovan.

(1) Biz is için kisisel kredi vermek.
(2) Biz proje kredisi vermek.
(3) Biz, ögrenci kredi vermek.
(4) Biz konaklama kredi vermek.
(5) Biz insaat kredi vermek.

Eger kredi geri ödemek sizin seçim süresinde geri ödemek bildigi herhangi bir miktar için hemen basvurun. (igein_h_yizevbekhai@admin.in.th): Bu e-posta oldugunu.

Aiicco sigorta plc.